15 Mart 2006 Çarşamba

Bu Haftaki Sabah Kahvaltilarim

"Oh be ne kadar da dinlenigim" diye uyandim pazartesi. Allah Allah cok da alisildik degil yani hafta basi icin. Saat de calmadi. Bugunun pazartesi oldugunu hatirlama disinda hersey gozume hos gorunuyor. Ama o da ne, saat 8 olmus, yan odadaki calar saat de uyuyakalmis anlasilan. Usulca kafami uzatiyorum hala misil misil uyuyor. Simdi neden dinlendigimi anliyorum. Extra 1-1.5 saat uyku insana herseyi hos gosteriyor. Ucumuzun yarim saat icinde evden cikmamiz lazim en gec. Bir kosusturma derken kahvalti eksik kaliyor. Napiim babamin kiziyim, illa sabahlari evde kahvalti yapilacak, bu sabah haric. Sabah ise gelirken yolda aklima "cheese crossant" fikri dusuyor. Is yerinin karsisina gecen yil Atlanta Bread Company acildi. Oglenleri sik sik yemeklerini yedigim guzel bir yer. Ya o bastan cikaran firin urunleri. Tamam TR'dekiler kadar cok cesit yok ama ici frambuazli ve peynirli, ustu bademli ya da cukulatali crossantlar yok mu...

Ise ugrayip once bilgisayari boot ediyorum ve sonra bir kosu ABC'ye gidiyorum. Hava da nasil guzel. Yaninda bir bardak da kahve alip masama geliyorum. Simdi bu frambuazli peynirli crossant'i kahve esliginde bir ayindeymiscesine husu icinde sindire sindire yiyebilirim. Ilk isirigi aldim, burasi biraz citir hamur. Bir sonraki, hamurdan tasan peynir ve frambuaz. Bunu agzimdaki her noktada hissedip kahveyle birlikteligini tamamliyorum. Her Amerikan porsiyonunda oldugu gibi oldukca buyuk bir crossant. ABC'nin firin urunleri standartdan sanirim %25 daha buyuk. En guzel tarafina geldim simdi; tam ortasi. Artik her noktadan fiskiran frambuaz ve peyniri isirirken kendimden geciyorum. Bunlar aslinda bildigimiz ucu kivrik ay seklndeki crossantlardan ziyade, ici dolu, bohca seklinde katlanmis olanlardan ama adi hala crossant.

Aksama evde anlatiyorum sabahki kahvalti senligimi. Burak'in da aklina giriyor crossant ama cukulatalisi (Cukulatayi sadece cukulata olarak severim, onunla yapilan hicbir urun beni cezbetmez).

Gunlerden sali. Bu sabah da calar saat uyanmadi. Gene bir telas sabah evden cikiyoruz ama bir yandan da keyifliyim, neden mi? Bu defa peynirli crossant aliyorum. Ilk citir isirik, ikinci citir derken icinden fiskiran peynirlerle karnimi doyuruyorum. Eee tabii bu kadar buyuk bir fiesta'dan sonra oglenleri hic mi hic acikmiyorum.

Bugun carsamba. Saat zamaninda caldi bu sabah ama ben bilerek geciktiriyorum sabah kahvaltisini. Ustu bademli ve pudra sekerlisinden lutfen diyorum bugun. Goz ucuyla icerdekilere bakiyorum. Sominenin karsisinda uyuklayan birkac tip ile, laptop'inda haril haril is yapan finansci kilikli adamdan baska bir de ogrenci oldugunu dusundugum bir kiz var kitabina gomulmus. Neyse ben hizli adimlarla disari cikiyorum. Nasil bir ruzgar esiyor, gozlerimden yas geliyor binaya girdigimde. Bugun itibariyle soz veriyorum kendime. Yarin eski ev duzenine geri donulecek. Miktar itibariyle bu kadar karb ve seker pek hos degil. Biraz ozleyelim birbirimizi.

Ya iste bu hafta harika bir hafta, dinlenip guzel bir is kahvaltisi yapmak gibisi yok.

4 yorum:

Bezen Hindistan dedi ki...

oyle guzel anlatmissin ki bir sabah gidip yemek sart oldu valla:)) burda da var, bloomfield'da. birkac ayda bir birkac kiz toplanip kizlar kahvaltisina gidiyoruz oraya. en cok sominenin onundeki goumlebilecegim koltuklari hosuma gidiyor. afiyetler olsun:))

Mine dedi ki...

Dun,Hakan'la kulaklarını çınlattık Figen,ne güzel yazmışsın:)İkimizinde canı çekti.
Birazdan dışarı çıkıyorum,acaba ne yesem?

FB dedi ki...

Bezencim, bir dahaki gidisinde ne yiyecegin belli oldu artik. Kesinlikle bir crossant dene derim.

Municim, bu crossantlar bir baska valla. Cafe'88 'i acarsak mutlaka yapmaliyiz.

Mine dedi ki...

Anlaştık!
Mutfak sana,hizmet bana ait:))