21 Kasım 2007 Çarşamba

Yazmali

Yazmak gercekten bir disiplin isi, bir de zaman. Hani yazarin dedigi gibi "kisa yazacak kadar zamanim yoktu" felsefesiyle, ozu az cumlelerle anlatacak bir sabir isi.

Dun gazetede okudum. Basbakan Erdogan hergun yazarmis. O gun ne yaptiysa detayli olarak yazarmis eve geldiginde. Birkac ay evvelinde de Ingiltere Kralicesi Elizabeth'in hergun duzenli gunluk tuttugunu okumustum Newsweek'te. Ve yazdiklari ozel olarak arsivde tutulurmus eski gunluklerin.

Yani hem yasayacaksin hem de yazacaksin.

23 Ekim 2007 Salı

Amerikada Ilk Egitim, Okul Bolgeleri ve Ev Secimi Hakkinda “Bilir”likler

Bu sefer konuk yazarimiz Burak:

Cocuklardan birisi okul yasina yaklasmaya baslayinca dogal olarak icinde bulundugumuz ulkenin okul sistemini daha iyi anlamaya yonelik bir durtu olustu. Bu konudaki bazi bilgi, fikir ve verileri burada paylasmayi uygun gordum. Sadece Amerika’yi ilgilendiren bir konu oldugu icin bazi terimleri baska kaynaklarla kolay ve tutarli karsilastirma olmasi acisindan Turkcelestirilmeden kullanacagim. Turkiye egitim sistemi ile ilgili bilgilerimin ise 1980'lerden kalma oldugu da ifade edeyim. Bu yazidaki butun verilerde sadece bizim bulundugumuz Westchester, NY bolgesinden.

Amerikan egitim sisteminin genel calisma prensiplerine bu yazida detayli olarak deginmeyecegim. Bu konuda bircok kaynak var zaten. Ama genel hatlari ile universite oncesi egitim soyle ozetlenebilir: Okula baslama yasi eyaletten eyalete degisir. Bu New York’ta 5 yas. Liseye (High School) kadar olan egitim zorunludur. Ama evde cocugunuza bu egitimi kendinizin verme hakkiniz da vardir (home schooling). 1 yillik anaokulu (kindergarten) olarak basliyan egitim 5 yil ilkokul (Elementary School), 3 yil orta okul (Middle School) ve 4 yil lise (High School) olarak sonlanir. Bu temel egitim K-12 diye de adlandiriliyor. Okul oncesi bakim icin ozel yuvalar (Nursery Schools) da var ve 3 ayliktan itibaren bebekleri alip okul yasina kadar bakabiliyorlar. Bazi yuvalar Kindergarten hizmeti de sunuyorlar.

Egitim sisteminin onemli bir takim noktalari sunlardir:

  • Amerikada ulusal olcude merkezilestirilmis bir egitim sistemi yoktur. Egitim olanaklari eyalet ve yerel yonetimler tarafindan saglanir. Federal yonetim bir miktar finansal yardim yapar ama gerek egitim politikasi olsun gerek donanimi ve lojistigi olsun okul sistemi cok buyuk olcude yerel yonetimler tarafindan karsilanmaktadir. Okul butcelerinin buyuk bir kismi direkt olarak o semtte oturanlarin okul vergilerinden olusur.

  • Okullarin ogretim programi, butcesi, ogretmenleri ve butun kurallari tamamen okul yonetim kurulunun (School Board) elindedir. Bu kurul secimle gelir ve okul bolgesi (School District) icinde egitim konularinda en agirlikli kurumdur. Dolayisiyla okulun nasil bir performans gosterecegi tamamen yerel yoneticilerin elindedir. Bu nedenle okullar arasi performans cok buyuk degisiklik gosterir.

  • Baslica secenekleriniz kamu (public) yada ozel (private) okuldur. Birkac degisik okul turu - charter, magnet, co-op school gibi - daha var ama ben basitlestiriyorum. Ozel (private) okullar kendi belirledikleri tarifeye gore yillik bir ucret alirlar. Bir ornek olmasi acisindan Westchester , NY bolgesinde iyi bir ozel okul yillik $35,000 civarindadir (ulke ortalamasi daha dusuk). Ote yandan kamu okullari odenen zorunlu yerel okul vergisi disinda ucret almazlar. Okul vergisi; cocugu olsun olmasin, okula gitsin gitmesin, o bolgede her ev sahibi tarafindan odenmek zorundadir. Bu vergiler her semte gore degisir, semt yonetimi tarafindan belirlenir ve evin degeri ile orantilidir. Gene Westchester, NY’da ortalama bir ev icin bu vergi semte gore yillik $5,000 ile $30,000 arasinda degisir. Bu vergi orani ile okullarin performansi arasinda direkt bir iliskiden soz etmek yanlis olmaz.

  • Ucret farkliliklari bir tarafa, ozel okullar ile kamu okullari arasinda direkt bir secim yapmak zordur. Pek cok kamu okulundan iyi ozel okullar oldugu gibi, pek cok ozel okuldan iyi kamu okullarida vardir. Ulkenin en iyi kamu okullari, her yilki karsilastirmalarda ozel okullarin pek cogunu geride birakmaktadirlar. Kamu okullarinin ozgur calismayi daha cok destekledigi, ozel okullarin ise topladiklari paranin karsiligini gosterebilmek icin cocuklara daha yogun bire bir egitim sagladiklari soyleniyor. Ogretmen basina dusen ogrenci sayisinin onemi herkes tarafindan kabul edilmesine ragmen, ogrencilere cok fazla danismanlik verilmesinin yaraticiligi, ozgur dusunme yetenegini ve calisma hirsini ters yonde etkiledigi, bu yuzden kamu okullarinin daha iyi oldugu da ayri bir tez olarak one surulmektedir. Bu konuda onemli bir nokta herkes icin tek bir dogru cevabin olmadigidir. Her aile kulturel ortami, kisisel yetenekleri, beklentileri ve gelecek amaclari dogrultusunda kendi secimlerini yapmalidir. Bu konuda su makale faydali bilgiler veriyor.

  • Genel olarak orta-ustu sosyo-ekonomik hayat standardina sahip aileler (upper-middle class) arasinda, iyi K-12 okul performansi Ivy-league universitelerine ilk adim olarak algilanmaktadir (ozellikle lise egitimi). Egitim kalitesinin otesinde iyi okul bolgelerinin sundugu guvenlik, sosyal imkanlar ve iletisim agi cocugun gelecekteki basarisinda pozitif etmenler olarak kabul edilmektedir ve universite girislerinde referans rolu oynamaktadir. Bu Turkiyede’ki Robert Koleji, Alman Lisesi, Uskudar Amerikan Lisesi gibi okularin sundugu imkanlarla benzerlik gosterir. Tabii sadece bu iyi okullardan mezun olanlarin iyi bir kariyer yapma ihtimalinin yuksek oldugunu gosterir, garanti etmez. Ayni sekilde her basarili insaninda iyi okullardan geldigi idda edilemez. Ama denemeye deger bir iliski oldugu da gozukmektedir.

  • Bahsedilmesi gereken bir baska unsur da basarinin tanimidir. Bu yazida basari ekonomik veya sosyal statu acisindan degil cocugun entellektuel gelisimi ve yaratcilik kapasitesinin maksimize edilmesi olarak alinmistir. Dogustan gelen normal ustu yetenekler icin; okul da dahil olmak uzere cevresel etmenlerin zaten cok onemli olmadigi kanisindayim ama geri kalan insanlar icin cok iyi okullarinin sanat ve bilim alanlarinda insan potansiyelini tamamen kullanma, motive etme ve imkanlar sunma acisindan cok yuksek olcude basarili buldugumu da ifade etmek isterim. Bu yazida ana amac ailenin okul secimini, cocugun potansiyelini olabilecek en iyi sekilde degerlendirmek icin alabilecegi kararlardan biri olarak kabul etmesi durumunda, rasyonel olarak nasil yapabilecegi konusunu irdelemektir.

Amerika’daki okul sisteminin anlamin bir diger geregi de, buradaki yerel yonetim sistemini anlamaktir. Bu ulkedeki lokal yonetimin sahip oldugu yetki Turkiye gibi merkeziyetci ulkelerdekinden cok farkli. Federal yonetimin gunluk yasam icindeki etkisi cok az. Efektif olarak yonetim eyalet (state) seviyesinde basliyor. Her eyalet County’lerden olusuyor. County’ler orta caglarda kontlarin yonettigi toprak birimlerinden geliyor, Ingilizler tarafindan Amerika'ya tasinmis bir terim. NY'da 62 county var. Bazi county’lerin yonetimleri yok. Ornek olarak New York sehrindeki Manhattan, Brooklyn, Bronx, Staten Island ve Queens bolgeleri teknik olarak county olmalarina ragmen yonetimleri ortak bu yuzden county degil borough deniyor. (Her durumun istisnasi var.) County’ler ise city, town ve villagelardan olusuyor. Dikkat edilmesi gereken bir konu okul bolgelerinin (School District) birden cok town ve village’i kapsiyor olabilmesi. Ayrica post kodu (zip code) haritasi ile school district haritasi ortusmek zorunda degil. Yani bir zip kodu birden fazla okul bolgesini kapsiyabilir. Bu okul bolgesine gore ev ararken onemli. Ilgilendiginiz evin yerel okul yonetiminden okul bolgesini kontrol etmekte fayda var, sadece city/town adina veya zip koduna bakarak evin okul bolgesini farzetmek dogru degil. Ornek olarak Scarsdale sadece Westchester in degil ulusal capta en iyi okul bolgelerinden biri olarak kabul ediliyor ve 10583 posta koduna sahip. Ancak Westchester in en kotu okul bolgelerinden biri olan Yonkers a komsu. Aralarinda ki sinir bolgesine yakin pek cok ev 10583 posta kodu ve Scarsdale adresine sahip olmasina ragmen Yonkers okullarina baglilar. Dolayisiyla sadece adrese bakarak evlerin hangi okul bolgesine ait oldugu bulunamaz. Bu konuya biraz sonra deginecegiz.

Okul bolgelerinin adlarinda yer alan bazi terimlerinde onemi var:

  • Unified School District: Elementary, middle ve high school’lari olan bolge.
  • Central School District: Butun bolgenin yonetimi bir tek yonetim tarafindan yapiliyor.
  • Free School District: Okula katilmak icin hicbir ucret odemek gerekmiyor. Bazilari ufak bir ucret aliyorlar.
  • Union School District: Birden fazla bolgenin birlesmesi ile olusmus okul bolgesi.
  • Joint School District: Birden fazla county'nin birlesmesinden olusmus okul bolgesi.
Okullarin nasil isletildigi yerel politakalarin en kritik noktalarindan biri. Okul isletmek sadece okullarda bitmiyor. Okul otobuslerinin isletilmesi, kampus guvenligi, kutuphaneler, cocuk parklari, okul cevresindeki trafigin duzenlenmesi, yesil alanlar gibi bircok faktor okullarin tercih edilmesinde etmen. Okullar iyi olunca ekonomik durumu daha iyi olanlar o bolgeye tasiniyor, daha yuksek vergi toplaniyor, ev fiyatlari artiyor, artan gelir duzeyi ile restoranlar, golf sahalari gibi daha cok is imkani aciliyor. Yani egitim ekonominin cok onemli bir parcasi haline geliyor.

Butun bunlar ne demek: Amerika’da cocugu okul cagina gelen aileler bu faktorleri gozden gecirip bir egitim stratejisi gelistirmek zorunda kalirlar. Cocugunuzun aldigi egitimin kalitesi otudugunuz semtin yonetimi ile cok yakindan ilgili olunca, cocugu okul cagina gelen insanlari genelde bir tasinma faliyeti kaplar. Hangi bolgenin okullarinin daha uygun oldugunu anlamak icin de okul performanslari raporlarina bakmak gereklidir.

Bu okul raporlari egitim bakanligi tarafindan yorum yapilmadan sadece data olarak her yil yayinlanmaktadir. Bu data islenmeden kamuya dagitildigi icin bazi sirketler bunu formatlayip, basitlestrip bazen ucret karsiliginda bazi web sitelerinde yayinlarlar. Bu sitelerden ucretsiz olanlara ornek www.greatschools.net ve http://www.localschooldirectory.com/ dir. Burada hemen onemli bir nokta belirtelim, eger en iyi okul bolgesi hangisi sorusuna basit bir yanit ariyorsaniz vazgecin. Bunun en onemli nedeni ise bu tip sorulara tek bir yanit oldugu bu kulturde zaten kabul goren bir tez olmamasi galiba. Bu da Amerikada bireysel yarginin (judgement) cok onemli kisisel bir hak kabul edilmesine ve subjektif yorum niteliginde olan fikirlerin evrensel gercekmis gibi sunulmasinin agresif bir tutum olarak gorulmesine dayaniyor. Tabii bir de boyle bir siralama yapip genis bir kitleye yayinladiginizda basiniza patlayabilecek yasal sorunlar da caydirici. Hele ozellikle basari kriterleri arasinda gelir, irk ve gocmen orani gibi etmenleri kullanmak, belirli guruplarin daha az zeki oldugunu kanitlamaya calistiginiz yonunde bazi suclamalari cekebilir ki, bu ulkede pek cok yayin ortami icin kabul edilebilir bir risk degil. Buna ragmen gene de bazi yayinlar arada sirada oluyor. Washington Post un bu konudaki fazla etliye sutluye dokunmayan bir raporunu yazinin sonunda verecegim.

Hal boyle olunca insanlarin onune megabytlarca data yigiliyor ve de top her zaman oldugu gibi tuketicinin ayagina atiliyor. Eger bu konuda zaten arastirmanizi yapmissaniz ve buna araba alirken harcadiginizdan daha fazla zaman ayirip daha fazla internet aramasi yapmissaniz durumunuz ortalaminin ustunde. Yapmamissaniz iste benim size onerilerim sunlar:

Birincisi on arastirmanizi yapin ve neyi niye istediginizi iyi belirleyin:

www.greatschools.net gibi yol gosterici bir siteleri once bir calisin temel bilginiz olsun. Asagidaki liste Weschecter county sindeki butun okul bolgelerini ve bunlarin yukarida bahsedilen sitedeki linkini veriyor:

1. Ardsley Ardsley Union Free School District
2. Armonk Byram Hills Central School District
3. Bedford Bedford Central School District
4. Briarcliff Manor Briarcliff Manor Union Free School District
5. Bronxville Bronxville Union Free School District
6. Chappaqua Chappaqua Central School District
7. Croton-on-Hudson Croton-Harmon Union Free School District
8. Dobbs Ferry Dobbs Ferry Union Free School District
9. Dobbs Ferry Greenburgh Eleven Union Free School District
10. Dobbs Ferry Greenburgh-North Castle Union Free School District
11. Eastchester Eastchester Union Free School District
12. Elmsford Elmsford Union Free School District
13. Harrison Harrison Central School District
14. Hartsdale Greenburgh Central School District
15. Hastings-on-Hudson Greenburgh-Graham Union Free School District
16. Hastings-on-Hudson Hastings-On-Hudson Union Free School District
17. Hawthorne Hawthorne-Cedar Knolls Union Free School District
18. Irvington Abbott Union Free School District
19. Irvington Irvington Union Free School District
20. Mamaroneck Mamaroneck Union Free School District
21. Mamaroneck Rye Neck Union Free School District
22. Montrose Hendrick Hudson Central School District
23. Mount Vernon Mount Vernon City School District
24. New Rochelle New Rochelle City School District
25. North Salem North Salem Central School District
26. Ossining Ossining Union Free School District
27. Peekskill Peekskill City School District
28. Pelham Pelham Union Free School District
29. Pleasantville Mount Pleasant-Cottage Union Free School District
30. Pleasantville Pleasantville Union Free School District
31. Port Chester Port Chester-Rye Union Free School District
32. Rye Rye City School District
33. Rye Brook Blind Brook-Rye Union Free School District
34. Scarsdale Edgemont Union Free School District
35. Scarsdale Scarsdale Union Free School District
36. Shrub Oak Lakeland Central School District
37. Sleepy Hollow Pocantico Hills Central School District
38. Sleepy Hollow and Tarrytown Union Free School District - Tarrytowns
39. Somers Somers Central School District
40. South Salem Katonah-Lewisboro Union Free School District
41. Thornwood Mount Pleasant Central School District
42. Tuckahoe Tuckahoe Union Free School District
43. Valhalla Mount Pleasant-Blythedale Union Free School District
44. Valhalla Valhalla Union Free School District
45. White Plains White Plains City School District
46. Yonkers Yonkers City School District
47. Yorktown Heights Yorktown Central School District

Ikincisi bolgenizi iyi taniyin:
Yasamak istediginiz County’leri ve bu County’lerin icindeki okul bolgelerini (school district) cikarin. Bu okul bolgelerinin hangi City, State, Town lari kapsadigini ve hangi Zip kodu alanlarini icerdigini bilmek ev ararken faydali olacaktir. Bu konudaki faydali linkler asagida verilmistir:
Bu sonuncu link cok faydali ama teknolojisi biraz geri oldugu icin yavas calisiyor. Once ilk sayfadaki Amerka haritasindan eyaletinizi tiklayin sonra zoomlamak istediginiz yere tekrar tekrar tiklayin. Sayfanin solundaki opsiyonlari dogru secmeniz lazim ki sonunda size tam olarak okul bolge sinirlarini, sehirleri, okul bolgesi adini ve okullarin yerini harita uzerinde gostersin. (Resimdeki ornege bakin)


Buyuk resim icin tiklayin


Ben bizim butun county'nin her okul bolgesini bu sekilde bastirip haritalari yan yana ekleyerek cok detayli bir county okul bolgesi haritasi yaptim ve su anda ev ararken cok ise yariyor. Ozellikle sinir bolgelerindeki evleri cogunlukla hangi okul bolgesine ait oldugunu ilanlarda soylemiyorlar veya ev brosurlerine yalnis bilgi basabiliyorlar.

Ucuncusu kullandiginiz bilginin tam ve dogru oldugundan emin olun:

Kullandiginiz bilginin, tam, dogru ve guncel olmasina dikkat edin. En iyisi datayi kaynagindan ham alip kendinizin analizini yapmaniz. Butun okul istatistikleri schoolmatters sitesinde veriliyor. Bu site Bill Gates Foundation tarafindan sponsor edilen ve Egitim Bakanligi ile ortak bir proje sonucu ulkedeki her okul bolgesi icin cok detayli istatistigi kamuya sunan bir site. Ben NY eyaleti verilerine baktim. Her bir okul bolgesi icin 900’e (dokuz yuz) yakin kriter var. Bunlar, analitics, community demographics, school environment, student performance gibi kategorilerde. Bu dosyayi Excel gibi bir yazilim kullanip biraz daha anlasilir bir hale getirmek gerekiyor. NY bolgesi bilgisini Excel’e import ettim. 600,000 satira yakin bir spreadsheet olusuyor. Dolayisiyla Excel 2007 yi kullanmaniz lazim. Ayrica yeni Excel in kosullu formatlama ozellikleri mukemmel ve cok ise yariyor. Bu verilerle biraz ugrasip, onlarca sort, filter, lookup, average, sum, pivot table uyguladiktan sonra asagidaki tabloyu olusturdum.



Buyuk resim icin tiklayin


Bu tabloda her satir Westchester County’sindeki her bir okul bolgesini, her kolon ise benim 900 kriter arasindan sectigim 18 kriteri gosteriyor. Sayilar insan gozune bir anlam ifade etmedigi icin datayi kolon bazinda renk ile kodlandirdim. Sonuc olarak kirmizilar iyi, maviler kotu sarilar ise eh-iste kalitesini gosteriyor. Ilginc olan sonuc o ki, bir bakis ile de anlasilabilecegi uzere yuksek skor alan bolgeler hemen hemen her kategoride yuksek, dusuk skor alan bolgeler hemen hemen her kategoride dusuk. Ilginc olan cok degisik kategorideki kriterler gene de bir korelasyon icerisinde.

Benim bu calismada kullandigim degerler sunlar:

  • RaMP Math Proficiency Total (%)
  • RaMP Reading Proficiency Total (%)
  • Postgrad Transition 4 Year College
  • State Test Read Grade 1 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 1 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 2 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 2 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 3 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 3 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 4 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 4 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 5 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 5 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 6 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 6 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 7 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 7 Total Proficiency (%)
  • State Test Read Grade 8 Total Proficiency (%)
  • State Test Math Grade 8 Total Proficiency (%)
  • Household Characteristics - Adults with at Least a Bachelors Degree (% of Adult Population)
  • Household Income Distribution - Household Income $150,000+ (% of Households)
  • Enrollment White (% of Total Enrollment)

Son olarak toplam agirlikli skor yaratip bunlari siraya dizince, kendi kriterlerimle bir okul bolgesi siralamasi elde etmis oldum. Westchester County’si icin yukardaki tablonun sonucu asagidaki siralamadir:


Buyuk resim icin tiklayin


Liste iyide bunu biraz daha gorsel hale getirmek icin Westchester in en iyi ilk 10 okul bolgesini harita uzerinde isaretledigimizde bunlarin 3 bolgede kumelestikleri goze carpiyor. Asagidaki haritada kirmizi cizgi NY eyaletinin Westchester County sinirlarini, siyah cizgi ise asagi yukari bu 3 bolgenin yerini gosteriyor.


Buyuk resim icin tiklayin


Bu konuda populer medyada ender otoriter kaynaklardan birisi de Washington Post un “100 best high schools in US” dir. Buradan ilgili makale okunabilir. Benim cikardigim Westchester listesinde alan okullardan ilk 5'ini Washington Post listesinde ulkenin ilk 100 okulu icinde yer almasi kullandigim teknigin en azindan yanlis olmadigini gosteriyor.

Bu tip bir ufak calismanin en onemli faydasi gereksiz okul bolgesi tartismalarina bir son vermesi oluyor. Kendiniz icin onemli olan kriterlerle listenizi supheye veya tereddute yer birakmayacak sekilde olusturunca artik ev arama prosesinde bir sonraki adimlari rahatlikla atabilirsiniz.

Artik tam olarak hangi bolgede ev almak istediginizi bildiginize gore, simdi aradiginiz evin diger ozelliklerini listeleyin, fiyat araligi, oda sayisi, tipi ve yasi gibi kosullari realtor.com gibi sitelere arama kosulu olarak girip kayit edin.

Zillow gibi alternatif sitelerden takip etmeyi de unutmayin. Buna birde RSS feed kullanarak abone olursaniz uygun evlerin listesi her gun onunuze gelecektir. Geriye hafta sonu sabahtan cep telefonu, GPS ve kahvenizi alip yola dusmek kaliyor.

Bir sonraki yazida New Jersey nin Bergen County okul bolgeleri analizi ve bu okullarin Westchester okullari ile karsilastirilmasini verecegim.


Burak

9 Ekim 2007 Salı

Kitap: Zor Secimler [Though Choices]

Aslinda bu kitabi dinleyeli epeyce oldu ama tam da bizim CEO'nun gonderilmesinin ardindan yazmak istedim.

Is dunyasindanki durusu itibariyle Carly Fiorina bana hep guclu, ne istedigini bilen ve guven veren bir izlenim verdiginden kendi anilarini derledigi kitabinin audio'sunu buyuk bir merakla dinledim.

Stanford Universitesi Business Bolumu mezunu. Ilk isine AT&T'de baslar. Kariyer basamaklarini emin ve tutarli adimlarla cikarken VP olarak calistigi 15 yillik sirketinden Lucent'a gecer. Is dunyasinda asil buyuk kariyerini 44 yasinda Hewlett Packard'e CEO olarak gecmesiyle yapar. 1999'da HP'ye hem CEO hem de yonetim kurulu (board) baskani olarak gelmistir. Cekismeli bir surec sonunda Compaq'la birlesmeyi basarabilmisse de, bu biraz da onun sonunu hazirlayan bir baslangic olur. Cunku Packard ailesi bu birlesmeye basindan beri karsi cikmis hatta mahkemelik bile olmuslardi. Compaq'la evlilik baslangicta sirkette kan kaybina sebep olur. Durumu toparlamak icin tensikatlar, bazi is birimlerinin kapatilmasi, reorg'larla sirketin performansini arttirmaya calissa da, yonetim kurulu 2005 subatinda Fiorina'yi gonderiyor.

Kitabin adiyla iliski kurmaya calistigim zor secimleri neydi pek anlamadim acikcasi. Is dunyasinda en cok eleman cikartirken zorlandigini ama bunun bir secim degil mecburiyetten kaynakladigini anlatmaya calisiyordu bazi kereler. Guvendigi bazi dostlarindan nasil kazik yedigini, kendi ozel hayatina iliskin yaptigi iki evliligi ve cocuk sahibi olamamasina karsin, 2. esinin kizlarini ve iliskilerini cok sade ve acik yureklilikle yazmis.

Erkek egemen is dunyasinda, kariyerinin baslarindayken musteriyle cikilacak aksam yemegine yoneticisi katilmasi konusunda isteksizlik gosteriyor. Fiorina buna itiraz edip illa katilmak icin kati bir tutum sergileyince peki diyor muduru ve adresi veriyor. Fiorina verilen adrese gidince karsisina bir strip club cikiyor ve musterilerle birlikte katiliyor yemege.

CEO olarak nasil mulakat yapildigi ilginc geldi bana. Sik seyahat ettiginden ve goz onunde bir executive oldugundan HP yonetim kurulunda adi gecen aday olarak havaalaninda basliyor gorusmeler. Sonuclandirilmasi ise bir havaalaninin hangarinda oluyor.

CEO'larin dunyasina isik tutmasi icin faydali. Kimbilir bizim ex-CEO da bir kitap yazar birkac yil sonra ve biz de ogreniriz tepede ne oyunlar oynandigini.

CEO'lari da Kovarlar

Uzun zamandir konusuluyordu aslinda. Once medyada, koltugu sallantida diye yazildi, cuma gunu disariya bilgi sizmis ki NY Times yazdi ve yazildigi gibi aynen dun bizim sirketin CEO'suna "bye bye" denildi. 2 yildir ustuste yanlis ustune yanlis yapip, Wall Street'e verilen sozler tutulamayinca stock fiyatlari bir turlu istenilen seviyeye gelemedi. Yeni urunler, yeni yatirimlar, operasyonel masraflar derken rakip sirketler milyonlari eklerken musteri hanesine, bizim sirket yuzbinlerde kaldi.

Kisa bir ozet geceyim sirket hakkinda:
N ile S 2007 agustosunda evlendiler. Ikisi de o zamana kadar kar eden telekom sirketleriydi. N 20bin calisani olan, S 65bin calisani olan bir devdi. Hemen ilk is; zarar eden, teknolojik olarak eski ve kullanilmayan/az kullanilan urunleri kaldirmak oldu. Hatta S'in landline olarak bilinen birimi ayri bir sirket olarak ana sirketten ayrildi. Iki sirket de ayri kulturlere, teknolojiye ve alt yapiya sahip oldugundan buyuk balik, kucuk baligi yemeye basladi. Cok iyi analiz edilmeden once N'i kapatmak istediler sonra baktilar hala kar eden bir yapiya sahip, tamam 2010'a kadar network'u acik tutalim dediler. Bay CEO Wall Street'e mavi boncuk dagitip guven kredisi almak icin elinden geleni yapsa da, network'e eklenen donemlik musteri sayisindaki dusus, finans verilerinin hic ic acici olmamasi ve network'lerdeki zayifet ile sirket istenen performansi yakalayamadi, dolayisiyla bunun sorumlusu da sirketin Chief Executive Officer'i oldu... Bay CEO'nun maasi artarken, o once yonetim kademesinden baslayarak gonullu ayrilma paketi sundu, olmadi 5000 kisiyi daha isten cikardi, biraz kemerleri siktirip operasyonel masraflari kesse de, sonunda Wall Street acimadi ve yonetim kurulunun ortak karari ile dun dugmeye basilip yeni bir CEO arayisina gecildi.

Dogrusu yeni gelenin isi zor ama belki de yeni bir CEO ile taze kan gelecektir sirkete. Bakalim atesten gomlegi kim giyecek merakla bekleniyor.

3 Ekim 2007 Çarşamba

Amerika'da Dogum Izni

Uzunca sayilacabilecek bir izin sonrasi pazartesi ise basladim. Sabah ofise dogru yururken hemen degisiklikler gozume carpti. Ofisboy'umuz gene degismis, yillanan flavia kahve makinasini atmislar yerine klasik filtre makinasi koymuslar, duvarlardaki ilanlar degismis ama icerigi hala ayni. Masama varana kadar bakiyorum ne var ne yok etrafta. Haftaya grip asisi yapilacakmis, kolestrol, kan degerlerini olcen testler de yapilacakmis, zayiflamak isteyenler icin bir yarisma baslatmislar, eylulden kalma dondurma partisi ilani var, kalkmamis henuz. Velhasil Outlook'u baslatmadan duvar ilanlariyla kolacan ettim durumu sayilir.


Ozellikle TR'den dostlar arkadaslar soruyorlar , dogum izni ne kadar, sut iznin var mi diye. Calisan yeni annelerin dunyasini aydinlatabilmek icin yaziyorum bu post'u.

Eleman sayisinin 50'den oldugu sirketlerde size FMLA (Family and Medical Leave Act) kanunu adi altinda 12 haftalik ucretsiz izin verilir. Bunun ilk 6 haftasi (bazi) sirketlerden tarafindan kismen veya tamamen STD (Short Term Disability=Kisa Donem Sakatlanma) adi altinda ucretlidir ama buna hak kazanmak icin o is yerinde en az 1 yildir calisiyor olmaniz gerekir. Kisa zaman once bizim ofiste 11 aydir calisan arkadasimiz dogum yapinca, bu 6 haftalik odemeden yararlanamadi. Sigorta kurallari geregi 6 haftadan once ise donmek de mumkun degil. Kalan 6 haftayi isterseniz ucretsiz, isterseniz yillik izninizden ucretli kullanabilirsiniz. Ya da 12 hafta + yillik izin seklinde bir surede de ayri olabilirsiniz isyerinden.

Sut iznine gelince. Yer gok, "aman cocugunuzu en az 6 ay emzirin, ideali 1 yildir", "en iyi sut anne sutudur" nameleriyle inlese de, milyon dolarlik formul sut pazari durumu belirlemis aslinda. Sut izni diye resmi bir izin yok. Zaten eve gidecek vaktin de yok gun icinde. Ve cogu Amerikali anne de cocugunu formul sutle buyutmeyi tercih ediyor dolayisiyla. Illa israr eder de isyerinde pompayla sut cekecegim derseniz, HR'in insafina kalmissinizdir. Cunku cogu sirkette lactation room denilen sut pompalama ya da biraz privacy saglayacak yerler de yok maalesef.

Peki ucretsiz izin alinabilir mi TR'deki gibi diye soruyorlar. Sirketine bagli olmak uzere evet ama suresine bagli demek daha dogru. Cunku diyelim 12 hafta dogum izni aldiniz, ustune 4 hafta yillik izninizden kullandiniz ve yuzsuzluk edip 6 ay da ucretsiz izin isterseniz dondugunuzde masanizda baskasini bulmaniz cok olasi. Buradaki 12 haftalik FMLA size, dondugunuzde isinizi garanti eder. Dogumdan once ya da hemen bebek dogdugunda da baslatilabilir, calisana/isyerine bagli. Tabii bazi sirketlerin kendine ozel uygulamalari var. Working Mother dergisi yilda bir kez anneler icin calisma sartlari en iyi 100 sirketi yayinliyor. Oradan gordugum kadariyla 28 haftaya kadar dogum izni uzayan sirketler de var. Cetin Altan'in deyisiyle enseyi cok da karartmamak lazim.

Iste boyle. Norvec'ten bir arkadasim yazmis burada anneler cocuk dogduktan sonra 1 yil ucretli izin aliyorlar diye. Isvec'te 18 aya kadarmis bu sure. Hadi onlar sosyal haklari en gelismis ulkeler. Su kuzeyimizdeki Kanada'da bile bu sure esler arasinda 10 hafta ila 35 hafta arasinda paylasilabiliyormus.

Su linke bakiyorum da ulkelerdeki durum nedir diye. Mesela Papau Yeni Gine'de sadece 6 haftalik ucretsiz izin varmis dogum izni olarak. Beterin beteri de var ne diyelim :)

Gene bir derginin yazisindan umitlenip dogum iznini nasil uzatirim diye dusunurken workoptions.com diye bir web sayfasini buldum. Sanki cok opsiyon varmis gibi gorunse de -evden calisma, part time, esnek calisma saatleri, elemanlar arasi is bolusumu, gunluk calisma saatlerini arttirip 1,1.5 gunu izin alma gibi- matematik ve sirket kurallari ortada, fazla secenek de yok. Gene de ilgili yaziya bakilmasi tavsiye edilir.

2 Ekim 2007 Salı

Rotavirus Icin Asi

2 yil once bir anne-cocuk dergisinde mide virusune asi gelistirildigiyle ilgili bir yazi gordugumde cok sevinmistim. Biz mide virusunden cok cektigimiz icin, simdi artik buyuge faydasi olmasa da, 2 numara faydalanabilecek.

Rotavirus'u icin gelistirilmis asi, bebeklere 2. 4. ve 6. ayda 3 dozda olmak uzere agizdan veriliyor. Ilk dozu gecen ay aldi kucuk hanim. Doktorumuz yan etkisinin cok az oldugunu, klinik bulgularda ilk iki gun %1 oranda ishale sebep olabilecegini soyledi.

Daha detayli bilgi burada.

9 Eylül 2007 Pazar

Yaz Biterken Vucutlar Sergisi

Ta dibimize kadar gelen bu sergiyi kacirmak olmazdi. Viyana'da baska bir versiyonunu gezmistik ve bunu da mutlaka gormek istiyordum. Serginin adi The Bodies, Vucutlar. Gercek insan vucutlarini ozel bir prosesten gecirerek kaslari, sinir sistemini, dolasim, ureme, beyini, kalbi, bobrekleri, akcigerleri kisacasi vucutta olan tum organlari sergilemisler.

Gezerken insan urperiyor zaman zaman. Cunku sergide kullanilan tum vucutlar gercek insan vucudu. Zaman zaman egilip, dokunma duygusuyla yakindan bakiyorum kaslara, kemiklere, sinirlere, tabii dokunamiyorum, yasak cunku... Gercekten muthis, olaganustu ogretici. Vucudumuzu tanimak adina kesinlikle gezilmesi gereken bir sergi. Sigara icilen ve icilmeyen akcigerler yanyana, kanserli meme, sismis prostat nasil olur diye hastaliklara da ait pek cok organ var sergide. Ve bence en ilginc bolumu de -iceriye girerken kapiya konulan minik bir uyariyla- kurete edilmis fetuslarin oldugu kisimdi. 5 haftalik, 10 haftalik (organlar tam olusuyormus) ve sonra ilerleyen haftalardaki fetuslarin goruntusu olaganustuydu. Siyam ikizleri, organlari disarda olan bir bebek gibi goruntuler insani irkiltse de gezilmeye deger.

Odalari gezerken insan vucuduna iliskin ilginc gercekleri de duvarlara asmislar.
  • Vucuttaki tum damarlar ucuca eklenirse dunyanin cevresini 2.5 kat cevreleyecek mesafedeymis.
  • Akcigerler su uzerinde yuzebilen tek organmis.
  • 1 inch karelik dokuda ortalama 32 milyon bakteri varmis.

Amerika'daki dostlar, buraya bir bakin sehrinizdeyse mutlaka gezin derim. NY'dakiler ise sergiden once ya da sonra Seaport'taki pier'de 2. katta yeni acilan Turkish Kitchen'dan yemek getiren bufeye ugramayi ihmal etmeyin derim.

4 Eylül 2007 Salı

Yaz Biterken Aerosmith


Hadi dedik dun bir NYC gezmesi yapalim yaz biterken. Yuruduk, 5. caddenin kokusunu aldik, Lindt'ten cukulata nefsimizi korelttik, pizzalarimizi yedik ve Central Park'ta dinlenirken, bir adam hemen 2 metre otemizde, bizim sirketin telefonundan walkie-talkie'yle konusuyor. Ayni dergilerde ya da televizyondaki gibi. Rofleli saclari, sisirilmis dudaklariyla tam karsimda. Babama diyorum bu Aerosmith'in solisti Steven Tyler. Cantama uzanip kamerami cikarana kadar basina hayranlari ususup birlikte fotograf cektiriyorlar. SLR'i almadigima yanip, bu puslu pozlar kaliyor elimde.

Eh burasi New York sehri, kime ne zaman rastlayacagimiz belli olmuyor.

7 Ağustos 2007 Salı

Yaz Gecerken


Disarida sadece klimanin ve kuslarin sesi duyuluyor. Oysa okullar tatil, tum cocuklar yaz okuluna gidiyor degil ya burada da. Ara sira gelip giden araba sesinden baska cigil cigil bir sessizlik hakim. Aksam olunca -benim cocuklugumda Canakkale'den alistigim uzere- mahalle aralarinda yapilan ne sunnet dugunu, ne kina gecesi tingirtilari var. Bu siralar dugun zamani diyor annem. Sayiyor kimlerin dugunu varmis. Baska kucuk sehirlerde de durum boyle mi merak ediyorum. Karabasan gibi uzerime cokerdi bitmek bilmeyen davul sesleri ortaokul, lise yazlarinda. Gece 12-1 ve hala dumduma dum dum dum dum dum diye baskalarina aldirmaksizin devam eden tantana. Sonra sabah olur, sicak erkenden bastirir ve biz Guzelyali'nin yolunu tutardik saat 2 otobusuyle.

Simdi ben buralarin sessizligini dinlerken cocukluk anilarimla, icerden gelen bebek sesiyle kosuyorum, beslenme saati gelmis minik kusumun. Yuzune bakarken Erin'in "iste diyorum o da cocuklugunu boyle sessizlik dolu, yemyesil hatirlayacak herhalde".

Yaz gecerken anliyorum ki; deniz tatilsiz, Egesiz, Akdenizsiz, yuzunde biriken tuzsuz, izgarada yenen baliksiz, Efessiz, mahalle aralarindaki dugunsuz, davulsuz, dostlarla bulusulan yenilen icilen mezesiz, kokorecsiz, Kadikoysuz, TV'lerdeki magazin programsiz, kunefesiz, peynir tatlisiz, acibadem kurabiyesiz, miss kokulu domatessiz, seftalisiz bir yaz, yaz degilmis.

Cocukluk gokyuzu gibi iste, nereye gidersen git, seni kucakliyor.

10 Temmuz 2007 Salı

Amerika-Turkiye Emeklilik Hatti (4)

Daha once yazdiklarima ilaveten konuyu hala takip ediyorum. 1 Temmuz 2007'den itibaren borclanma miktari 3.5$'dan TL'ye endekslenecekti ancak bu uygulama simdilik 1.1.2008'e ertelenmis durumda. Yil sonuna kadar borclanma miktari hala 3.5$. Belki Ocaktan sonra yeni bir degisiklik olur gene uzatilir.

Gecen hafta Hakan da uyardi, bugun gazetede de gordum. 3206 ile yurtdisindan borclanarak emekli olacaklara iliskin bazi degisiklikler var. Yazinin kapsami burada ben, basliklar halinde kisaca veriyorum.

1. Borclanarak odenen paralar, istenirse geri alanabiliyor.
2. Yurda kesin donus sartlarinda degisiklikler yapiliyor.
3. Yurtdisinda yasayip da TR'den emekli olanlar, her 6 ayda bir TR devletine belge beyan etmek zorundalar.

9 Temmuz 2007 Pazartesi

Forbidden Food by Orhan Pamuk

Ogleyin Barnes & Noble'de dergilere goz atarken yazar adinin mavi yaziyla kapak sayfasindan verildigi, "Orhan Pamuk on when hot dogs came to Turkey" yazisina takiliyor gozum. 48. sayfaya gidip okuyorum makaleyi. 1964'de Istanbul'da, annesinin yasaklamasina ragmen yedigi ilk sosisli sandvici, sonraki yillarda doner, lahmacun, hamburger turu bufe yiyeceklerin Turkiye'de nasil cesitlenip cogaldigini, kendi kisisel tarihinden anlatan hos, sade, renkli bir yazi.

The New Yorker buranin agir dergilerinden. Ilginc kapak design'iyla benim her defasinda donup baktigim bir dergidir. 2 haftada bir cikiyor. Sanirim ocaktan beri New Yorker'da yaziyor Pamuk, "Personal History" kosesinde. Yaziya link vermek icin bakiyorum ama ucretli, abone olmak gerekiyor. Bir kismi ozet seklinde burada..

6 Temmuz 2007 Cuma

Seyahat Planlari Yaparken

Buralara Ege havasi geldi. Gunes tam profiterol tadinda. Ara ara yakiyor ve hemen insanin aklina "simdi deniz kenarinda olmak vardi"yi cagristiriyor.

Simdilerde kimi dostlar tatilde, kimileri de yakinda yolcu. Seyahat planlari yapan herkes icin KAYAK onerilir. Kendisinde kayitli seyahat engine'lerden, verdiginiz tarihlere gore arama yapiyor, boylece tek tek orbitz, travelocity ya da expedia'ye girip ugrasmak zorunda kalmiyorsunuz.

1 ay once annemlere bilet bakarken, cikis yapilan ulkedeki acentalardan bilet alinirsa daha hesapli olur mantigiyla birkac seyahat sirketiyle irtibata gecmistim. Tamam malum high season'dayiz, yuksek bilet fiyati bekliyoruz ama benim kayak'tan bulduklarim karsisinda arada daglar kadar fark vardi. Ustelik Turk turizm sirketleri artik Euro fiyat veriyorlar ve beklediginiz esneklikte arama da yapmiyorlar sizin icin.

Hatta simdi yazsam mi diye dusundum basima gelen bir durumu. Ekobilet sitesinden arama yapmistim 1.5 ay kadar once ama 60 yas ustu bilet kesilmiyormus. Ben de sayfalarindaki kontak numaralarindan bir acentayla gorusup bana bilet bakip bakamayacaklarini sordum. Bayan tamam dedi, ismimi, email adresimi aldi ama ne arayan var ne email atan. Ertesi gunu email attim, aldiklarini ve okuduklarini teyid ettikten sonra bir de telefon actim. Tamam size bakacagiz diye gene savusturdular. Eh dedim bu boyle olmaz, sayfalarinda kayitli yaklasik 25 acentaya email atip durumu anlattim. Megerse biraz sitem etmek gerekiyormus, ertesi gun 25'i birden cevap verdi. Bana yanit vermeyen bayan da, email'imi almadigini soyledi :)
Neden insanlar islerini zamaninda, geregi sekilde yapmazlar anlamam.

28 Haziran 2007 Perşembe

Alinti

"Hayatta insanin basina gelebilecek en kotu sey dogrulari bilip yanlislari secmek istemesi midir? Belki de ondan kotusu yanlislari secmek istedigi halde dogrulari secmek zorunda kalmasidir."

Gene o kitaptan.

Bazen sozcukler nasil da herseyden cok bu kadar guclu olabiliyor.

26 Haziran 2007 Salı

Garage Sale

"Butun bunlari ilk kez simdi, yillar sonra boylesine aciklikla yerli yerine koyabiliyorum. Sanki evimde buyuk temizlik yapar gibi. Atilacaklar var, ayiklanmasi gerekenler, birilerine verilecekler, her nedense bir yerlerde unutulmus oysa gorur gormez ne cok ozlediginizi anladiginiz seyler - hadi tozunu alalim onlarin yeniden baskoseye koyalim!.
Siz ne kadar ugrassaniz da hersey birikir, atilacaklar unutulur, dalgalarin tasiyip kiyiya vurdugu supruntuler gibi hayatin ayrintilari oraya buraya yigilir"

Tam da elime kitabi aldigimda bu sayfadan ayrildi ve 2 yaz once bu zamanlar sayfalarinin arasinda kaybolurken, simdi o bu ana iliskin nasil da herseyin ne cok biriktigini dusunuyordum.

1 yildir garajda duran birikintilerimizi elden cikarmaya karar vermistik. Sabah kalkildi, ilanlar asildi, bir ilki yasamanin ve biraz da anilarla yuklu esyalardan ayrilmanin huznuyle -bende-, indik asagiya saat 9:30da. Daha yerlesiyoruz, millete 11-3 arasi yazmisiz ve bir kadin biz henuz kapiya cikmisken inip heyecanla mucevher var mi diye soruyor. Sorry diyorum, dukkani yeni aciyoruz, olanlar bunlar. Derken gencten bir delikanli geliyor, audio stuff ve speaker ariyormus. Goz ucuyla Burak'i isaret ediyorum. Kablo ve elektronik dolu kutuyu cikarsam mi diye terreddut etmisti dun aksam, meger milletin ne cok ilgisi varmis onlara. Hele erkekler ilk gordukleri -ve de tek- sey kablolar, kartlar, kiliflar, eski CD calar, walkman gibi kullanim suresi dolmus elektronik aletler. Oglene dogru musteri kalabaliklasiyor. Bizim ev sapa olmasina ragmen bu kadar insan geliyorsa, digerlerini siz dusunun. Amerikalilar icin "eskiye nur yagdi" dedikleri bu olsa gerek. Ne cok seveni varmis meger bu garage sale'lerin. Basta Hispanikler olmak uzere gelenler icin az beyaz ve zenci karisimi diye demografik bir ayrim yapiyoruz. Beyaz bir Amerikali geliyor, ben garage sale'lerin tutkunuyum diyor. Her hafta sonu gezermis etrafi. Ihtiyacim yok ama sunu alayim diyor. Zaten fiyatlandirdiklarimiza bakarsak degmez dersiniz, 50 cent ve cogunlugu 1$-3$-5$ olmak uzere ayrismis urunlere. Maksat bunlardan kurtulmak ve bir yandan da birilerinin isinin yaramasi. Oylesine komik ki, bazi seylerde pazarlik yapiyorlar insanlar. Mesela bir avuc esya almis 6$ tutuyor, 5'e olur mu diyor. Ya da elimde bu kadar para var, verir misin diyor. Al diyorum senin olsun, yaninda da su mumlar bedava.

Ara ara bos kaldikca, elimdeki kitabi okuyorum. Uzun zaman olmus Turkce kitap okumayali. Ne cok ozlemisim meger!! Kitabim da su gibi akiyor sayfalarinda. Huzunlu bir ask hikayesi onlarinki, hem de gercek. Kursat Basar'in "Basucumda Muzik"inden bahsediyorum. O doneme ait olaylari bir ask romaninin arkasindan sisli bir sekilde gormenin rahatsizligini hissediyorum bir yandan da.

Demek diyorum icimden, dukkanim olsa boyle olacak. Ara ara insanlar gelecek, ben arada kitap, gazete okuyacagim, biraz bilgisayarda oyalanacagim musteri elverdikce... Pazar cumartesiden daha az yogun geciyor. Zaten cogu esyayi sattik. Yeni birsey var mi diye yasadigimiz siteden bir hanim geliyor pazar sabahi. Yahu burasi Walmart mi, eskilerin yerine yenilerini koyalim. Tatliligi benim nemrutlugumu bastirip "vardi ama sizden once satildi" diyorum. Hakikaten, nasil olsa gitmez ama madem ki kurtuluyoruz bari sunlari da cikaralim diye koydugum hersey gidiyor. Bu adamlar bize gore junk olan herseyi seviyorlar. Kilise sonrasi akin olur diyorduk, oyle gecti nitekim. Artik son parcalar ... Bazi aileler sanirsiniz ki Macy'c'den alisveris yapar gibi elleri kollari dolu cikiyor. En cok oyuncak satiliyor mu diye soruyorlar. Hediyelik esyalar kadinlarin goz bebegi, bir de genc kizlarin. Ev esyalari da keza gene kadinlarin. Erkekler sirf elektronige bakiyor daha once de yazdigim uzere.

Velhasili kelam, biz de milli olduk bu hafta sonu ilk garage sale'imizle. Sonuc, hic ummadigimiz kadar basarili. Birilerinin birikintileri baskalarina yeni anilar olusturmak uzere evlerinde yerini aldi. Gule gule kullanin!! Bize gene hayatin ayrintilarinda baska seyler biriktirmek dusuyor.

23 Mayıs 2007 Çarşamba

AbraKadabra

Gidelim mi dedim, gidelim dedi. Haftalar oncesinden ancak cumartesi aksami 10:30PM seansina bilet bulabildim. Nasilsa Mine geldiginde minik bir tatil yapariz o taraflarda diye, yakinlarda yer bile ayirtmistim ama cuma gunu baslayan yagmur pek cok plani degistirse de biz David Copperfield'in gosterisine gidebildik.

Saat 10:45'de baslayan gosteri once David Copperfield'in 10-15 dakikalik reklamini yapti, "dunyada biletleri en cok satilan, en cok kazanan, cagin illuzyonisti, milenyumun illuzyonisti" gibi...

Once sahne karardi, ortaya dort cubuktan olusan bos,buyukce bir platform cikti. Ustune ortu ortuldu ve ta-daa 1 saniye sonra David Copperfield motorsikletin ustunde ortunun altindan cikti. Ilk numarasi buydu. Sik sik kayboldu, baska yerlerden cikti. Webster adindaki ordegi kah sahnenin ortasinda, kah elinde, kah kocaman ficinin icinden cikardi. Gerci ordek numarasi, digerleriyle karsilastirildiginda cerez kaliyordu. Gosterinin basinda Avusturalya ile canli yayina gecti. Bizde saatler gece yarisini gosterirken, Avusturalya'daki gun ortalamis, millet deniz kenarina inmis, dalgali sularda surf yapiyordu. Birkac numara sonra, izleyicilerden birini cagirdi. Annesini 5 yasinda kaybeden bu genc kadini, annesinin hayali olan Avusturalya'ya tatile gonderdi. Biz ekranda David'le kadini bize el sallarken izlerken, ekranda saat, yer belirdi gene, kumsalda kumlar arasinda kayboldu gene sihirbazimiz ve biz nerde bu adam diye ararken kalabaligin arasindaki platformda elleri cepleri kum dolu geldi. Tamam isin icine teknolojiyi de sokunca bizi Avusturalya'ya getirdi goturdu velhasil Davidcigim. Biz de gecenin 12'sinde "ah simdi o mavi sularda olmak vardi" diye ic gecirdik... Bir yandan da "bi dakka ya, nasil oluyor" diye aklimizdan suphe ederek.

Gosteriyi izlemeye gelenlerin arasindan belki 30-40 kisiyi rastgele secmistir, biri de bizim yanimizda oturan adamdi hatta. Seyircilere iclerinden tuttuklari sayilari ve o gune iliskin bir iki soru sordu. Tahtaya yazdi onlari ve onceden sandigin icine kilitlenmis kagidi actirarak bu sayilari ve sorulari kagittan cikardi. Ayni izleyicilere gelin simdi su kololnari tutun dedi ve bir dakika sonra tepelerinde turkuaz renk bir chevrolet belirmez mi? Adam bir de motorunu calistirmasin mi? Adam yerine gelince sordum ne gordun diye. Hic anlamadim, bir saniye icinde araba cikiverdi diye saskinligini ifade ediyordu.

Guzel miydi, evet guzeldi ama gosterinin yapildigi yer olan Foxwoods oteli, sanki tum Kuzeydoguda Amerika'daki ne kadar cer-cop Amerikali varsa onlara ev sahibi yapiyor gibidiydi. Bu otel yerlilere ait rezerve edilen bolgede kumarin cazibesinden yararlanmak amaciyla isletilen bir yer. Restaurantlarin onunde uzun kuyruklar, casino'larda kendini kaybetmis hayalet gibi slot makinalarina yapisanlar, poker masalarinda dik bakisli adamlar, alkolun etkisiyle taskinlik yapmaya niyetli olanlar, yeni dogmus bebegiyle gecenin bir yarisi doyunmaya calisanlarla doluydu.

Ben nedense bu adami Ingiliz saniyordum, Amerikaliymis meger Ukrayna asilli yahudi gocmeni bir aileye mensub. Gorseniz asla 51 yasinda olduguna inanmazsiniz. 12 yasinda numaralarina baslamis. Ara ara kendi hayatindan, dedesinden ne kadar etkilendiginden bahsetti. Prestige filmini izlemistim bir sure once. Illuzyon dunyasini merak edenler icin cok basarili ve tavsiye edilecek bir film. Sanirim Copperfield'i gormek istememde de bir etkisi oldu. Ama acikcasi daha uzun bir program ve daha meshur numaralari gormeyi bekliyordum, biraz o konuda icerigini zayif buldum gosterinin. Denk gelinirse kesinlikle izlenilmesi gereken bir gosteri...

PS: Biz yukardaki gosteriyi izlemedik. Zaten kamera, camcorder'la kayit yasakti. Youtube'deki videolarina baktim da, sanirim hep ayni kiyafeti giyiyor. Bize de mavi gomlek ve beyaz tisortle cikti, neden acaba?

15 Mayıs 2007 Salı

Mini Mini Minnow

Kafam bolunuyor ikiye, uce, bese. Bir yandan hayatin zorunlu kildigi yapmamiz gerekenleri yapma ve yasama telasi, bir yandan ruhumuzu sevdigimiz ve bizi mutlu eden seylerle doldurma icgudusu.


Bir yili askin suredir bizimleydi Minnow. Wiki de diger arkadasi. Kucucuktuler eve geldiklerinde, buyuduler buyuduler sonrasinda, gozle gorulur bicimde hem de. Her aksam sorduk birbirimize kim besledi diye. Onceleri bizim ufakligin goreviydi ama baktik obez olacak ikisi de, ona gozlemci gorevini verdik son zamanlarda. Ve o son zamanlarda Minnow bir kosede durup iyice cekildi hayattan. Once arabanin arkasinda arkadasi Wiki'yle saklambac oynamaktan vazgecti, sonra agirlasti basinin ve govdesinin hareketleri, hatta doktorumuza gosterdik bir de ve o da iyi gormedi durumunu. Evvelki sabah ex oldu Minnow bekledigimiz uzre. Baliklar da kanser olurmus, oyle dedi evin babasi. Gercekten govdesinde extra bir doku olusmustu, gitti aramizdan cennete dogru. Oyle diyor oglan "o simdi cennette" diye.

Yeri bos, gozum ariyor minik tankin yanindan gecerken, bir yandan aklimda hayatin baska dayatmalari varken...

PS: Minnow, kucuk balik turlerine hatta yem olarak kullanilan baliklara verilen isim. Adi ise bizim is yerindeki makinalardan geliyor. Yoksa kendisi alimli, hos bir goldfish'ti.

10 Mayıs 2007 Perşembe

Hos mu Erim?


Bir de gene uzaklardan gelen bir agiz tadim var. Canakkale'den annem gonderdi arkadasimla. Siki siki tembihlediler buzdolabina koymasinlar, sen de koyma diye. Cok sicakta disarda da kalmaz ama 10 gun kadar dayanir. Zaten o kadar kalir mi ki evde? NY'un cheesecake'i varsa, bizim de peynir helvamiz var diyorum.

Savas zamaninda malum tum erkekler evden uzakta. Tek kalan kadin kendine yemek yapar mi, yapmaz, dolabinda peynir ekmek olsun yeter. Derken adam bir aksam cikagelir, kadinin eli ayagina dolasir ve evdeki sutle, irmikle, sekerle bu helvayi yapip kocasinin onune koyar ve tedirgin bir sekilde de sorar sik sik: "Hos mu erim, hos mu erim". Yillar icinde de hosmerim , hosmelim diye yer eder dillerde. Aklimda boyle bir hikaye kalmis uzun zaman once anlatilan, bilmem dogru bilmem egri.

Peynir helvasini evde yapmak zordur, o kivami tutturmak icin isin ehli olmak lazim. Biraz inek biraz keci sutu lazim, az tutmus peynir, olcusunde seker ve irmik. Bir de firinlanmissa himmm degmeyin keyfime. Canakkale'de bizim peynir helvasinin adresi Babalik'tir aklinizda olsun. Ya da Husmenoglu'na gideceksiniz. Olur ya belki yolunuz duser, benim icin de bir lokma atarsiniz agziniza.

Ask Olsun


Arkadasim geldi, bavullar acildi, esyalar cikti ve ben ilk erige saldirdim yemek ustune. Burada olmadigindan midir, mevsimlik oldugundan midir, katur kutur yerken dunyayla iliskiniz kesildiginden midir, bir ask yasiyoruz her bahar bu yesille. Gecen yil da "Ask Yeniden" demistim, bu yil da. Bulursak tadimlik, bir gelen olur ya da biz gidersek doyumluk bir ask yasamaya devam edecegim insallah her zaman bu mevsim. Iste o yuzden baharlar hep guzel ya!!

Her taraf yesillendi, renklendi, seslendi, isildadi. Gunes bir gun profiterol tadinda, bir gun naneli limonata tadinda... Arkadasim bana erik, simit, malta erigi, kiraz, ezine peyniri getirmis, selpaklarimi bile doldurmus bavullara daha ne olsun, ask olsun. Siz oradaki TR'deki dostlar, bizim yerimize bunlardan yemezseniz, siz de ask olsun !

3 Mayıs 2007 Perşembe

Bisiklet Gider, Geriye Ne Kalir



Ne demisler "esegini saglam kaziga baglayacaksin".




20 Nisan 2007 Cuma

Kansas'in Yollari Tastan

Vaauwwwwwww, ne hafta ama, sadece kendim icin degil Amerikan tarihi icin de. Pazardan baslayan yagmur, ruzgar, firtina, ucus, erken gitme, gec gelme, guzel bir egitim, toplam 60binlik sirketin, 20bine yakin calisanin oldugu kampus ziyareti, degisik insanlar, ilginc tiplerle tanisma, medyada gina geldi bu Imus haberlerinden artik derken, gundem birden 32 kisiyi oldurerek Virginia'ya tasindi. Tam da o gun sabah yolda giderken Tom'a arabanin tamponundaki sticker'i gosterdim: "Carrying a gun is not a crime". Arabanin plakasi da GUNGIRL olarak alinmis...

Burasi Amerika. Herseyin en uc noktada yasandigi, en cok sevilen, en cok nefret edilen, en cok suclanan, en cok elestirilen, en coklarin hep cok oldugu ve tarihe 32 kisiyi ve kendini oldurerek gecen gecen ulke.

Kansas eyaletine gidene kadar "Kansas City" sehrinin hem Kansas (KS), hem de Missouri (MO) eyaletinde 2 ayri sehir oldugunu bilmiyordum. Eyaletleri ayiran Missouri nehri yaninda bir de ondan ayrilan Kansas nehri var. Yani bir eyalette olani, oteki eyalette kendi ismiyle gormek mumkun bir baska deyisle :) Bizim egitim Overland Park'ta Sun Microsystems binasindaydi. NY'dan sonra hersey o kadar yeni, temiz, duzenli, organize ve daha ucuz geliyor ki, bir de havanin piril piril aydinlik, gunesli olmasi eklenince, acaba buralarda yasayabilir miyiz diye dusunmeden edemedim. Bir aksam hadi Kansas City'e inelim dedik KS eyaletinde olan icin. Sehir Ispanyol mimari tarzindan esinlenerek yapilmis. Ulkedeki downtown sehirlerindeki yuksek binalarin aksine, etrafi saran birkac otel haric, en fazla 5-6 katliydi yapilar. Insana ferahlik veren bir atmosferde gittik, geldik anasehir yollarinda. Restaurantlar masalarini disari atmis, insanlar sort ve tisortleri ve soylememe gerek yok sipidik terlikleriyle ozgurluklerini yasiyorlardi. Son gun kampus ziyareti yapacagimizdan habersiz bir eleman, egitime flip-flop terlikle gelince "biraz fazla teklifsiz oldu, otele gidip ayakkabi giyeyim" diye geri donmek zorunda kaldi. Kendisi bayan degil erkekti ustelik (ne farkederse artik :)). Velhasil bu sipidik terlikler nisan olunca her yerde mantar gibi turuyor, simdilik kuzeydogu bolgesi haric.


Kansas'a gelinir de ne yenilmeden gidilmez: Steak yani biftek. Tavsiye uzerine, J. Gilbert's'a gittik. Yalniz dikkat; biz NY restaurantlarindan icerde sigara dumani kokusu duymamaya alismisiz, burada sigara icilen yer ayri olmasina ragmen, ben ara ara duman kokusu hissettim. Ucus sirasinda genis ovalarda, yesil cimenlerde gordugum sigirlarin etlerini ozel marine yontemleriyle ne kadar lezzetli et pisirdiklerini yazsam ayip olmaz umarim. 15-21 gun arasi eti dinlendirip sonra da marine ediyorlarmis. Benim yedigim Kansas usulu strip steak nefisti ve et duskunu olmamama ragmen kesinlikle tavsiye edilir. Resmi yukarda gorulen biftek internetten alindi, yanima makinami almadigimdan tek bir kare fotograf yok Kansas'a ait.

Unutmadan belki yolu olur da o tarafa duser diye yaziyorum. Ya da o tarafa aktarma yapmaniz gerekirse, kesinlikle Midwest Havayollari tavsiye edilir. Boeing 717'de rahat, genis koltuklar ve guzel bir servis ile keyifli ucus yapmanin farkina varin.

Simdi NY'a bakiyorum, buradaki yasama. Her anlamda "Midwest" suburb yasamindan ne kadar da farkli, insanlari, dogasi, yasam tarziyla... Otelden ayrilirken yuzunde kocaman gulumsemeyle gelip, "have a blessed day" diyen o kadin bile oraya ait cok seyi ifade ediyordu benim icin.

7 Nisan 2007 Cumartesi

Bahsis

Kucukken, sanirim ortaokul yillarinda en dikkatimi ceken seylerden birisi, buyuklerin kuaforde para odenmesi kisminda kuaforun yaninda calisan cocuklara, sac yikayanlara ya da manikur yapanlara ayrilirken, "sekerim cok tesekkur ederim" deyip avcunun icinde buyuk bir ustalikla o parayi gizleyip, bir sihirbaz usulu caktirmadan cebine koyuvermeleriydi. Bu bana, yillar boyu o kadar eziyetli bir is haline geldi ki, buyudukce bir turlu o teyzeler gibi al sekerim deyip kimsenin cebine para koyamadim. Fazla para alsinlar ama benden bahsis beklemesinler oldum hep. Ama gel gor ki kazin ayagi Amerika'da hic oyle degil. Bir kere bu bahsis olayi fena halde sosyal bir kavram bu ulkede.

Gecen hafta sonu kuafore gidince once icimi bir telas basti yanimda nakit para var mi diye. Tamam varmis, cunku kasadaki kiza sordum kredi kartina koyabilir miyim bahsisi diye, olmuyor nakit veriliyor dedi. Neyse sacim kesildi, boyandi, cikicam, elime verdi odeme kagidini, odedim, ne kadar bahsis vermeli diye hesapladim, geri dondum, "here honey" demesem de (!) Canakkale'de bir zamanlar Yagmur kuaforde gordugum teyzeler gibi olduguma kanaat getirip gonul rahatligiyla ayrildim dukkandan.

Restaurantlarda adettir, tutarin uzerinden %15-20 oraninda bahsis birakilir. Cogu yerde zaten faturada bahsis bolumu duzenlenmis, isimiz zor degil. Cep telefonlarinda tip calculator'ler var mesela, ne kadar bahsis birakacaginizi hesaplayan. Hatta duruma gore 6-8 musteriden fazla olan yerlerde bahsis otomatikman hesaba eklenir.Barda ickinizi aldiktan sonra en az 1$ verilir barmene, taksiye bindiyseniz gene restaurant usulu %15-20 birakirsiniz. Biz bu adeti NY'a ilk geldigimizde bilmeyip taksimetrede yazan para kadar adama para uzattigimizda, adam kapilari kilitleyip nerde benim bahsisim diye bizi tehdit yollu uyarmisti. Evinize pizza ya da cin yemegi mi geldi, miktara gore bahsis vermek lazim. Otele gittiniz bavullari yukariya birakan cocuga da birkac dolar vermek adet, arabanizi getiren valet servise, vestiyere, sehirde otobus turu aldiniz mesela gene turu anlatana ya da sofore 3-5$ vermek lazim. Baska nerelerde veriliyor diye dusunuyorum, galiba birisinin size direkt servis verdigi hizmet ettigi her sektorde yaygin bir olay.

Bu link bahsis vermenin nasil basladigini anlatmis. Ilk 1700'lerde Ingiltere'de yemek sektorunde baslamis. Sonrasinda Amerika'ya goc eden ve sehayat eden gocmenler bu aliskanligi Amerika'ya da tasimislar. 1900'den sonra otellerde bahsis vermeyenlerin bavullari tebesirle isaretlenip ara ara kaybolur (!) hale gelmis. 1909'larda bu adet biraz hakaret edici bulundugundan 6 eyalette yasaklanmis. Ancak kanun bir ise yaramayinca 1926'de iptal edilmis.

Wiki'ye bakinca degisik ulkelerdeki bahsis uygulamalari var. Zamani olan icin link burada. Ama dunya haritasini gozunuzun onune getirin, batida Kuzey Amerika'dan baslayip doguya dogru gittikce bahsis gelenegi azaliyor. Amerika'da hizmet sektorunun sosyal bir parcasi olan durum, hatta sirf bahsisle hayatini kazanan bir sektor, Japonya'da sifira inip ayip sayiliyor.





Bahsis sozcugu Farsca'daki ba¬şiş gelirken, ingilizce tip, "to insure prompt service", "to insure proper service", "to improve performance" ya da "to insure promptness" 'in kisaltimisiymis. Ya da gratuity bir baska kullanim adi.

4 Nisan 2007 Çarşamba

Semsiye Adam


Ogle yemegi icin disari cikiyorum. Hava soguk, yagmur da yagiyor ve etrafima bakiyorum hangi erkekte semsiye var, hangisinde yok. Bugune kadar aklima gelmezdi boyle bir gozlemde bulunma istegim, ta ki bu sabah dinledigim radyo programina kadar.

Programda erkeklere soruyorlar "yagmurda semsiye kullanir misiniz" diye. Tabii niye kullanmasinlar ki diye ben icimden cevap verirken, Manhattan sokaklarinda saganaga yakin yagmur altinda yurumeye calisan buyuk ama cok buyuk bir cogunluk "HAYIR" yanitini veriyor. Allah allah nedir bu Amerikali erkeklerin derdi diye dusunuyorum. Tamam bizimki gibi sacim bozulacak, rimelim akacak, kiyafetimin utusu esneyecek derdi daha az ama bile bile islanilir mi yagmurda, su semsiyeyi kullanmak varken. Efendim cogunun cevabi su: sissy gorunurlermis, yani hanim evladi olurlarmis, erkege yakismazmis, birisi sadece siyah semsiye olabilir asla baska renk olmaz dedi (eh bu hadi daha makul), kimisi semsiye kadin aksesuaridir dedi, kimisi hayatimda hic kullanmadim elimde nasil duracagini bilmiyorum dedi. "Peki saganak, dolu halinde yagsa ve disarda olup sirilsiklam olsaniz bile hayir mi" diye yineliyor spiker. Cevaplar muhtelif ama cogu gene de kullanmamaya dair.

Bilmezdim bu adamlarin semsiye konusunda boyle macoluk hallerini. Ilginc degil mi?

29 Mart 2007 Perşembe

Nefis Soguk Guzel

Simdi saglik, emeklilik gibi hayati konulara biraz ara verip bir reklam almak istiyorum araya.

Ara ara birseylere takiliyorum, sorbet, dondurulmus yogurt (frozen yogurt) derken bugun hadi su dondurmayi deneyim dedim. Cold Stone acildi sirketin karsisina belki 1 yildir var ama dondurma zevkim cok az oldugundan hic girip denemedim. Ben neler kacirmisim meger. Bir kere dukkanda 15 ceside yakin dondurma var. E hepsinden yiyemeyeceginize gore, tadimlik denemeniz mumkun. Dondurma mevsimi icin henuz erken ve dukkan da bostu, tezgahtar kiz da cok sevimliydi, ben 3-5 tanesini denedim. Nefisti nefis. Nasil desem; agzinizin icinde ipek gibi yumusacik nefis kaygan bir sekilde soyle bir eritip sonra tum lezzetini alarak yutuyorsunuz. Cold Stone denilmesinin sebebi, bizim maras dondurmalari gibi kutudan cekince biraz sert bu dondurma, granit tasa koyup soyle bir bastirmalari gerekiyor biraz agdali hale gelmesi icin.

Ben dondurmada kahve cesnisinden yanayim, expresse latte ve cake batter'i (kek hamurlu dondurma diye cevrilebilir mi?) uzerine ceviz koyarak yedim. Daha dogrusu yemedim eridim bittim, o kadar lezzetliydi. Häagen-Dazs ile Canakkale'deki Vezirogluydu favorim, bir de Kucukyali'daki Yasar Usta'nin dondurmasiydi simdiye dek. Bak Yasar Usta hala listede ilk sirada meyveli cesitlerinde amma oda nostalji oldu artik kisisel tarihimizde...

Sirketimiz mayistan itibaren carsambalari Baskin Robins'den, cumalari da Cheesecake Factory'den ogle yemegi ustune dusen sekerimizi takviye etmeye basliyor ama nasil ikna etmeli de dondurmayi Cold Stone'dan getirtmeli bilmem.


Demedi demeyin, buradaki dostlara tavsiye edilir. Buraya tiklayin size en yakin dukkani versin, afiyet olsun. Bir de buzdolaplarinda harika gorunumlu pastalari vardi, o da en kisa zamanda denenecek.

27 Mart 2007 Salı

Acilde McDreamy'i Duslerken

Kafaca ve bedence iyilik gibisi var mi, yok. Yok olunca naparsiniz peki, solugu doktorda alirsiniz hele ki acil bir durum varsa di mi?

Persembe aksami oglani okuldan aldik, eve geldik, basladi karnim agridi demeye. 1 saat 2 saat 3 saat, uyuyor uyaniyor hala karni agriyor. Bu arada doktorunu aradim ve sag tarafa dogru inen bir agri var mi diye sordu. Yok dedim, agri karin bolgesinde. Devam ederse acile gidin, yoksa sabahi bekleyin dedi. O ana kadar bana dank etmemisti apandist olabilecegi. Biraz kitap karistirip internete baktik, az da olsa kucuk yastaki cocuklarda gorulebilirmis.

Daha once bir kez acil tecrubemiz oldu, mumkun mertebe uzak durmaya calistigimizdan napabiliriz dedik. Malum 5'den sonra klinikler ve doktor ofisleri kapali. Zaten ha dedigin anda burada bir doktora randevu almak imkansiza yakin. Birkac ay once, aksam saatlerinde ve hafta sonu acik olan bir cocuk klinigi reklami gordum dergide. Orayi aradik, durum anlattik, hemen gelin dedi doktor.

Iceri girdik, 5 dakikalik kagit islerinden sonra iceriye aldilar. Nasil temiz, nasil duzenli, nasil ilgili calisanlar. Hemen hemsire geldi, kandaki oksijeni, tansiyonu olctu, gogsunu dinledi. Tablet PC'de kayit tutuyor bir yandan. Oglan hala agridan kivraniyor. Biraz da atesi cikmis, arada bir bogazim agriyor diyor. Ardindan doktor geldi. Telefonda semptomlari anlatmis oldugumuzdan, once karin bolgesinde muayenesini yapti, saga dogru daha yogun bir agri saptiyor gibi ama cocuk bu, bir dedigi otekini tutmuyor ki... Sistik olabilir, mide enfeksiyonu olabilir, apandist olabilir diyor doktor. Idrar ve strep testi yapilip negatif cikinca geriye iki olasilik kaliyor dedi. Buyuk tuvaletini yapti mi bugun, yapti dedik, zira kabizlik apandist belirtisi olabilirmis. Kusmasi var mi, yok dedik. Tamam bir yurumesini gorelim dedi, baktik biraz aksiyor gibi. Yuregimiz agzimizda bekliyoruz. Gel mutfaga gidelim bir meyve suyu alalim dedi doktor oglana. Gidip geldiler, gene muayene edecekti ki, bizim oglan henuz meyve suyunu acmisken kustu. Hah dedi doktor bu apandist isareti, sizi acile gonderiyorum. Bu arada kendi doktorunu arayip, kendi teshisini ve yonledirmesini anlatti uzun uzun. Ambulans yollayalim mi diyorlar, gerek yok diyoruz, 10dk'lik yol. Bizi yolladigi hastanenin acil servisi ve nobetci doktoruyla konustu. Iceri girince direkt odaya girin, doktor sizi bekliyor olacak dedi. CAT Scan ya da ultrasonla bakilacak, eger apandistse ameliyata alinir dedi.

Biz ayagimiza kirmizi hali serilecek diye acile girdik. Oyle ya, doktor sizi hemen iceri alacaklar dedi. Bekleme odasinda 15 kisi filan var. Girise dedik biz surdan geliyoruz, iceride kayit olun dedi. Kayida gittim, bakin bu cocugun apandisti olabilir, doktor bizi bekliyor, girebilir miyiz dedim. Hayir once kayit olmaniz lazim dedi. Iyi olalim ama, onun ne kadar acelesi yoksa ben icimde o kadar dugum oluyorum. Sigorta bilgisini 3 kez girmek zorunda kaldi, 2 kez sigorta kartimin fotokopisini cekti agir aksak, orayi imzala, burayi doldur derken goz ucuyla bekleyenlere bakiyorum. Kimsede ne bir aci ifadesi, ne bezginlik var. Yahu Acil'e niye gelir ki insan eger aci cekmiyorsan diyorum icimden. Kusan bir cocuk, eli sargili bir genc, uykulu gozlerle TV'de NBA macina bakan yorgun gozler goruyorum bu 15 kiside. Bir aile gelmis;2 kucuk cocuk ve anne babayla. Belli ki cocuklardan biri hasta, digerini de birakacaklari kimseleri yok. Aradan tam 50 dk geciyor hemsirenin yaptigi kisa bir on muayeneden sonra bizi iceriye aliyorlar.

TV'de ER ve Grey's Anatomy aksamiydi bu gece. Dizilerde izledigim sahneleri canlandiriyorum gozumde. Acaba Dr. McDreamy ya da Dr. Kovach gelir mi ya da Intern doktorlardan belki suratsiz Christina ya da sweetheart Izzie'ye benzeyen birileri vardir diyorum. Etrafa bakiyorum kimse intubate edilmiyor ya da hemen operasyona alinmiyor, ya da panik havasi esmiyor. Anlasilan bu diziler bizi kandiriyor...

Oglan pediatri odasi diye ayrilan bolumde uyuyor. Kustuktan sonra rahatladi aslinda, karin agrisi da gecti. Yorgun mu yorgun ama emin olmak icin buradayiz, bekliyoruz. Ortada hastabakicilar ve hemsireler var. Doktorlar perdeyle ayrilan bolumlere girip cikiyor. Aaa bir de kimi goreyim benim aile doktoru diye gittigim doktoru. Meger bu hastanede calisiyormus. Bize ugrayan kimse yok. Burak sunlara bir sorayim diye cikiyor odadan, geri geliyor, kimse birsey bilmiyormus. Biz de birisi gelecek ve filmlerdeki gibi chart'ini alip, soyle fiyakali bakip, sorular sormaya baslayacak diye bekliyoruz. Daha dogrusu ben. Icine dustugum icin bu hastane dizilerinin gene bizi kandirdiklarini dusunuyorum.

Aradan 1 saat daha gecmis ve ilgilenen yok. Bekleme odasinda gordugum gence takiliyorum, oda yoklugundan ortada muayene ediliyor. Sag bilegine yakin bir kanama var, uzaktan duydugum kadariyla bilegi incinmis, doktor onu rontgene yolluyor. Bir de koridorda surekli gece kordon gezmesinde gibi gelip-gecen 2 genc kiz var. Mutemadiyen 10 dk'da bir volta atiyorlar. Uzerlerinde ziyaretci yazisi var. Gene suratlara bakiyorum... Acildeki insanlarin yuzlerine... Yorgunlar ama bezginlik, keder ve aciya rastlanan bir iz yok. Nedir bir duygusuzluk diyorum icimden. Bati toplumlarinin duygularini gizleme cabasi mi, yoksa Dogu toplumlarinin kendini birakip teslimiyetci olma karsisinda gordugum tepkinin tersi mi?

O sirada bir doktor giriyor odaya eldiven almak icin. Ona soruyorum bize ne zaman bakacaksiniz diye. 3 nobetci doktor varmis, sirayla aliniyor dedi. Anlasildi; acilde de olsan cok cok acil olmasan bekleyeceksin. 3 saat sonra bir pediatri doktoru geliyor. Saat gecenin 3'une geliyor, oglan derin uykuda. Uyandirilmaktan hic hoslanmiyor tabii. Neyse ki tahlilleri onceden yapildigindan kisa bir muayeneden sonra durum saptaniyor. Gastroenteritis denilen mide rahatsizligi geciriyormus. Bu siralar cok goruluyor dedi. Apandist olsa su an cani cok yanardi dedi karnina dokudugunda. Peki diyorum hani bizim ismimiz buradaki nobetci doktora verilmisti. Biz gelmeden o doktorun nobeti bitmis, cikmis. Zaten burada da olsa gene ayni sure bekleyecektik sanirim.

Neyse cikis islemleri icin bir 15-20 dk daha bekliyoruz, bir yandan hazirlaniyoruz cok sukur apandist degilmis diyerekten.

Tamam, tam olarak McDreamy'i ya da hadi McSteamy'i olsun, gormeyi duslemesem de birazcik yakin birseyler olabilir miydi diye dusundum bu acil deneyiminde. Demek onlar sadece filmlerde oluyor.

5 Mart 2007 Pazartesi

Amerika-Turkiye Emeklilik Hatti (3)

AMERIKA'DA SOSYAL SIGORTADAN EMEKLILIK

Bir onceki yazida Amerika'da emeklilik icin sosyal guvenlik kurumunun gonderdigi kazanc belgelerinden bahsettim. Burada yil basina en fazla 4 puan almak sartiyla yaklasik her 1000$'a 1 puan veriliyor ve emeklilige hak kazanmak icin 40 puani tamamlamaniz gerekiyor. Bu da 10 yillik bir sure calismak demek en azindan. Birkac kisi tanimistim guneyde, sadece puan doldurmak, yaslandiklarinda saglik hizmetlerinden yararlanmak icin gunde birkac saat, odemesi dusuk ama sigortasi odenen islerde calisiyorlardi (evet sigortasinin odenmedigi isler burada da var. Birkac yil onceki Walmart skandalini hatirlarmisiniz?). Neyse, 1938'den sonra doganlar icin tam emeklilik yasi 67. Ancak istenirse 62'den baslayarak azaltilmis oranda maas almak sartiyla erken emekli olabiliyorsunuz.

Eger bordronuza bakarsaniz her odemede, maasinizin %6.2'si sosyal guvenlige, %1.45'i de saglik fonuna ayriliyor. Bir bu kadar daha da isveren oduyor sizin icin. Iste emekli oldugunuzda fonda biriken paralardan bize odeme yapilacak, tabii su anda biz bugunun emeklilerini oduyoruz ancak gelen dokumanlarda diyor ki; 2040 yilinda sosyal guvenlik fonunda yeterince para olmayacagi icin, 65 yasindaki Amerikalilarin sayisinin ikiye katlanmasinin da etkisiyle, ancak kazanilan haklarin %74'unu odemeye yetecekmis. Bush'un sosyal sigortayi ozellestirme gibi bir calismasi var ancak ben bugunku durumu yaziyorum. Saniyorum birkac yil icinde bu yazdiklarimda bazi degisiklikler olacaktir.

Bir diger husus da Amerika ile TR arasinda SOSYAL GUVENLIK ANLASMASININ OLMAMASI. Bu kadar insan calisiyor ve TR'ye donus yapmalari halinde buraya odedikleri primler Amerikan hukumetine kaliyor. Gorunen o ki, sosyal guvenlik anlasmasi yapilmakta olan ulkeler arasinda da yok Amerika'nin adi. Gelecek ne gosterir bilinmez tabii, ama umarim hukumet buradaki vatandaslarini korumak yonunde adimlar atar. Cunku, geldiniz diyelim H1B ile 6 yil calistiniz ve 40 puani dolduramadiniz geriye dondunuz ama Sosyal Guvenlige binlerce dolar kesinti yapildi bordrolarinizdan. Eger bundan ilerde yararlanamayacaksaniz niye geriye odenmesin ki? Haklarin korunmasi anlaminda guvenlik anlasmasinin yapilmasi bence cok onemli.

Emekliliginizi planlama adi altinda degisik konulara deginen ve guzel fikir veren bir link var burada. Emeklilik yasinizi belirleyip (62'den sonra) yillar boyundaki kazancla ne kadar maas alacaginiz, eger tam emeklilik yasini secerseniz bunun nasil etkisi olur gibi...

Yurtdisinda yasayinca ilersini dusunmek bazen soru isareti yaratabiliyor. Burada kalir miyim, TR'ye doner miyim, St. Tropez'e mi yerlesirim simdiden ucu acik sorular ve dolayisiyla senaryoya uygun sorularin da cevabini ariyor insan.

Amerikan vatandasi degilsiniz ve Amerika'da yasiyorsunuz. Emeklilige hak kazandiginizda burada yasamaniz sartiyla sizin sosyal sigorta haklarindan yararlanmaniz mumkun. Diyelim TR'ye donus yaptiniz, eger 6ay'dan fazla orada kalirsaniz bu haklari kaybediyorsunuz. Ilgili link. Yani Amerika sizin residence olmanizi hukme bagliyor. Baska bir pdf dokumani da burada.

Amerikan vatandasiniz ve Amerika disinda yasamayi sectiniz. Sosyal guvenlik hakkina sahip olma yasinda, size Amerika disinda yasasaniz da emeklilik odemesi yapiliyor, ancak sanirim sinirli ulkeler haric Kanada, Meksika gibi, buradaki Medicare'e denk dusen saglik hizmetini alamiyorsunuz. Amerika disinda yasayinca farkli vergi kurallari devreye giriyor, burada deniyor ki, eger Amerika disindaysaniz %25.5 federal vergi odeyeceksiniz. Yalniz TR'deki toplam kazanclarinizla beraber (orada da emekli oldugunuzu varsayip) nasil bir vergi uygulamasi yapiliyor bilmiyorum. Cunku ulkeler arasinda cifte vergilendirme anlasmasi oldugu durumda iki ulkede de vergi odememek icin bazi duzenlemeler yapiliyor ve vergisi odenen tarafta diger taraftan muaf oluyorsunuz.

1 Mart 2007 Perşembe

Amerika-Turkiye Emeklilik Hatti (2)

YURTDISI BORCLANMASI

Amerika her yil kisilere, dogum gununden 2-3 ay oncesinde "Social Security Statements" adi altinda, yillara iliskin kazanclar, kac puan kazandiginiz (evet burada puan sistemi var, yaklasik 4000$'a 4 puan her yil ve en az 40 puan almaniz lazim emeklilik icin), sizin emeklilik durumunuz, sakatlanma halinde size ve ailenize olan odemeler vs. gibi bilgileri iceren dokumler gonderiyor. Kazanc Belgesi diye cevirebilecegimiz bu Earnings Statement'i (bazen Statement of Earnings diye de geciyor) alip, bagli oldugunuz konsolosluga nufus cuzdani, pasaport, eger esiniz icin de basvuracaksaniz evlilik cuzdani, 19$'lik money order'la basvuruyorsunuz.

Simdi ben bu borclanma durumunu Amerika icin yaziyorum ancak diger ulkelerde de benzer bir islem takibediliyordur sanirim.

Borclanma isleminde gun sayisi esas alindigindan Amerika'daki cagri merkezini (1-888-566 7656) aradim ve Earnings Statement'larda gun sayisi yazilmadigini, yil basina kazanc durumunun goruldugunu soyledim. Bana denilen Social Security'den detayli bir belge istememdi. Ama nereden isteyecegimi soylemediler. Social Security'nin https://s044a90.ssa.gov/apps6z/isss/main.html adresinden ilgili yerleri girdim, bakalim gelen belge gercekten gun sayisini gosterecek mi? Talep edildikten 4 hafta sonra elinizde olacagi soyleniyor. Konsolosluk; eger detayli gun sayisini gosteren kazanc belgesi varsa, is yerindeki bordro ya da calisilan surelere iliskin bir yaziya gerek yok dedi ama ihtiyaten hazirlamak lazim, cunku lazim oldugunu da duydum.

Bu borclanma durumu icin eskiden TR'ye donme sarti araniyordu, simdi yurtdisinda ikametiniz devam ederek, ister toptan, ister kismen borclanabilirsiniz. 2007 temmuzuna kadar gun basina borclanma miktari 3.5$ . 2007 temmuzundan itibaren bu borclanma miktari asgari ucretin %32'sine endekslendiginden 3.5$'dan borclanma miktari gunluk 6.24YTL yani kabaca 1$=1.4YTL hesabindan 4.45$'a cikacaktir. Temmuz 2007 itibariyle gunluk asgari ucret 19.5YTL olacak, gunluk 6.24YTL prim odemesi bunun %32'si alinarak bulundu. Yani biriken gunler basina, temmuzdan itibaren yaklasik 1$ daha fazla odenecek. Tabii dolardaki dalgalanmalara bagli olarak bu miktar degisecektir !!

Konsolosluk sizin Earning Statement'inizi onaylayip bir hizmet takvimi cikartacak. Biz henuz o asamaya gelmedigimizden neyle karsilasacagimizi bilmiyoruz. Alinan bu belgeler ile TR'de ilgili SSK mudurlugune basvurada bulunulmasi gerekiyor. Son calisilan kurumun bagli oldugu yere gitmek lazim herhalde ve bunu TR'de birisinin sizin adiniza yurutmesi icin de galiba en iyi yol, buradan birisine vekalet vermek.

TR'deki SSK kurumuz size borclanilacak sure icin bir hesap cikaracak ve ona tekabul eden rakami, gunun kurunundan 3.5$'la carpip YTL olarak odeyeceksiniz.

Tamam artik iciniz rahat, burada calisilan surelerin primleri odendi. Simdi burada bir soru aklima geliyor benim. Arada borclanmayi istemeyip, emeklilik yasinda borclanmayi tercih ettiniz. Bu da olasi bir secim. Gerci borclanma miktari yillarla beraber hep artis gosteriyor. 2000 yilinda gun basina 2$'di mesela. Daha da onceki yillarda 1$'di. Ama gorunen trend bu miktarin artiyor oldugu. Ustelik asgari ucrete de dayandirildigindan… Dolardaki artis bu miktari YTL odemesi olarak dusurecektir -her ne kadar dolar, tum dunyada dusuk seviyede olsa da bugunlerde ama uzun vadede ne getirir bilemem-.

Ya da baska bir dusunce; borclanacaginiz miktari ben yatirim olarak isletirim diyebilirsiniz. O da olabilir... Mesela 15 yil beklemeniz gerekiyor emeklilige, o sure boyunca isletirim diyorsaniz paranizi,o zaman da ertelemek icin hakli bir nedeniniz olabilir, size kalmis bir dusunce. Yalniz soyle bir durum var:
Diyelim 50 yasinda emekli olamaya hak kazaniyorsunuz ve 50 yasina geldiginizde primlerinizi odediniz, emeklilige hazirsiniz. Ancak YURTDISINDA CALISIYORSANIZ, TR devleti size emekli maasi vermiyor, ta ki o ulkede de calismiyor olana kadar. Benim aklima gelen, "ama TR'de insanlar emekli olsa da calismaya devam edebiliyor, niye yurtdisinda izin verilmiyor ki" idi. Bilmiyorum mantikli bir aciklamasi yok ama devlet "benden maas al, orada da calismaya devam et" dusuncesine karsi. Peki devlet benim burada calistigimi nerden bilecek diye icinizden gecirebilirsiniz? Ama TR'de ikametgah gosterseniz bile diyelim bir sekilde ogrendi, o durumda o zamana kadar odenen emekli ayliklari geriye donuk faiziyle tahsil edilecektir duyrulur.

Peki bu durumda yapilacak birsey yok mu, var. ISTEGE BAGLI SIGORTA ile prim odemeye devam etmek. Temmuz 2007'ye kadar muracat edilmesi kaydiyla EN AZ 1080 gun prim odenmis olanlar istege bagli sigorta odemesi ile, emekli olmaya hak kazandiklarinda YURTDISINDA YASASALAR bile emekli maasi almaya baslayabilirler.Temmuzdan sonra yururluge gierecek 5510 sayili yasanin 50.maddesi ile istege bagli sigortali olabilme sarti yasal ikametgaha baglaniyor. Yani yasal ikametgahi TR de olmayanlarin, istege bagli sigortali olma talepleri bu tarihten sonra kabul edilmeyecek. Bakin burasi cok onemli; en gec haziranda bir karar verip, ilersi icin temmuzda istege bagli mi, yoksa yurtdisinda calistikca geriye donup borclanilarak mi devam edilecek dusunmek lazim. Tabii mevzuatlar degisebilir, sizin calisma kosullarinizda farkliliklar olabilir, herkesin durumu kendine ozel. Bu karari vermekte bir kriter belki su olabilir. Eger emeklilige hak kazanmak icin az prim suresi odemeniz gerekiyorsa (bu da nasil olur, Amerika'dan once TR'de calismissinizdir, borclanma sureniz vardir ve geriye minimum prim suresi azalmistir) o zaman bu yonteme gecmek mantikli olabilir. Cunku diyelim Amerika'da emekli olana kadar calisacagim diyorsunuz. Emeklilik yasi 67 burada. Hadi diyelim erken emekliligi sectiniz 62'de (daha oncesi yok) azaltilmis maasla, TR'de 50 yasinda emeklilige hak kazandiginiz. Aylik 400$ emekli maasi hesaplamasindan 400$ X 12ay X 12 yil = 57600$ gibi bir ekstra kazanciniz oluyor. Tabii bugunun aylik 400$'i 67 yasina geldiginizdeki ayni rakam olmayacaktir.

Soyle bir link buldum internette. Yukarda anlattigim gun basina dolar borclanmasi 1.1.2007'den itibaren YTL asgari ucrete endekslendi diyor. Bir kararname ile bu Temmuz 2007'e kadar uzatilmis, duyrulur.

Paranin degeri ve enflasyon hesaplamalari gelecekteki rekamlar icin hesaba katilmadi. Sadece bir fikir vermesi acisindan yazdim. Hani disclaimer yapip "burada verilen bilgilerin sonuclarindan kisinin kendisi sorumludur" desem ben de gune uymus olurum :) Yazdiklarim uzun oldu biraz ve dusunulecek bir suru kistas da olabilir karar verirken. Ancak bu islerde karar verirken tek bir dogru yok, herkesin senaryosu kendine ozel. Arastirip, durumu bilip ona gore davranmali suphesiz. Eksigim, yanlisim varsa yazin, beraber duzeltelim.