29 Mart 2007 Perşembe

Nefis Soguk Guzel

Simdi saglik, emeklilik gibi hayati konulara biraz ara verip bir reklam almak istiyorum araya.

Ara ara birseylere takiliyorum, sorbet, dondurulmus yogurt (frozen yogurt) derken bugun hadi su dondurmayi deneyim dedim. Cold Stone acildi sirketin karsisina belki 1 yildir var ama dondurma zevkim cok az oldugundan hic girip denemedim. Ben neler kacirmisim meger. Bir kere dukkanda 15 ceside yakin dondurma var. E hepsinden yiyemeyeceginize gore, tadimlik denemeniz mumkun. Dondurma mevsimi icin henuz erken ve dukkan da bostu, tezgahtar kiz da cok sevimliydi, ben 3-5 tanesini denedim. Nefisti nefis. Nasil desem; agzinizin icinde ipek gibi yumusacik nefis kaygan bir sekilde soyle bir eritip sonra tum lezzetini alarak yutuyorsunuz. Cold Stone denilmesinin sebebi, bizim maras dondurmalari gibi kutudan cekince biraz sert bu dondurma, granit tasa koyup soyle bir bastirmalari gerekiyor biraz agdali hale gelmesi icin.

Ben dondurmada kahve cesnisinden yanayim, expresse latte ve cake batter'i (kek hamurlu dondurma diye cevrilebilir mi?) uzerine ceviz koyarak yedim. Daha dogrusu yemedim eridim bittim, o kadar lezzetliydi. Häagen-Dazs ile Canakkale'deki Vezirogluydu favorim, bir de Kucukyali'daki Yasar Usta'nin dondurmasiydi simdiye dek. Bak Yasar Usta hala listede ilk sirada meyveli cesitlerinde amma oda nostalji oldu artik kisisel tarihimizde...

Sirketimiz mayistan itibaren carsambalari Baskin Robins'den, cumalari da Cheesecake Factory'den ogle yemegi ustune dusen sekerimizi takviye etmeye basliyor ama nasil ikna etmeli de dondurmayi Cold Stone'dan getirtmeli bilmem.


Demedi demeyin, buradaki dostlara tavsiye edilir. Buraya tiklayin size en yakin dukkani versin, afiyet olsun. Bir de buzdolaplarinda harika gorunumlu pastalari vardi, o da en kisa zamanda denenecek.

27 Mart 2007 Salı

Acilde McDreamy'i Duslerken

Kafaca ve bedence iyilik gibisi var mi, yok. Yok olunca naparsiniz peki, solugu doktorda alirsiniz hele ki acil bir durum varsa di mi?

Persembe aksami oglani okuldan aldik, eve geldik, basladi karnim agridi demeye. 1 saat 2 saat 3 saat, uyuyor uyaniyor hala karni agriyor. Bu arada doktorunu aradim ve sag tarafa dogru inen bir agri var mi diye sordu. Yok dedim, agri karin bolgesinde. Devam ederse acile gidin, yoksa sabahi bekleyin dedi. O ana kadar bana dank etmemisti apandist olabilecegi. Biraz kitap karistirip internete baktik, az da olsa kucuk yastaki cocuklarda gorulebilirmis.

Daha once bir kez acil tecrubemiz oldu, mumkun mertebe uzak durmaya calistigimizdan napabiliriz dedik. Malum 5'den sonra klinikler ve doktor ofisleri kapali. Zaten ha dedigin anda burada bir doktora randevu almak imkansiza yakin. Birkac ay once, aksam saatlerinde ve hafta sonu acik olan bir cocuk klinigi reklami gordum dergide. Orayi aradik, durum anlattik, hemen gelin dedi doktor.

Iceri girdik, 5 dakikalik kagit islerinden sonra iceriye aldilar. Nasil temiz, nasil duzenli, nasil ilgili calisanlar. Hemen hemsire geldi, kandaki oksijeni, tansiyonu olctu, gogsunu dinledi. Tablet PC'de kayit tutuyor bir yandan. Oglan hala agridan kivraniyor. Biraz da atesi cikmis, arada bir bogazim agriyor diyor. Ardindan doktor geldi. Telefonda semptomlari anlatmis oldugumuzdan, once karin bolgesinde muayenesini yapti, saga dogru daha yogun bir agri saptiyor gibi ama cocuk bu, bir dedigi otekini tutmuyor ki... Sistik olabilir, mide enfeksiyonu olabilir, apandist olabilir diyor doktor. Idrar ve strep testi yapilip negatif cikinca geriye iki olasilik kaliyor dedi. Buyuk tuvaletini yapti mi bugun, yapti dedik, zira kabizlik apandist belirtisi olabilirmis. Kusmasi var mi, yok dedik. Tamam bir yurumesini gorelim dedi, baktik biraz aksiyor gibi. Yuregimiz agzimizda bekliyoruz. Gel mutfaga gidelim bir meyve suyu alalim dedi doktor oglana. Gidip geldiler, gene muayene edecekti ki, bizim oglan henuz meyve suyunu acmisken kustu. Hah dedi doktor bu apandist isareti, sizi acile gonderiyorum. Bu arada kendi doktorunu arayip, kendi teshisini ve yonledirmesini anlatti uzun uzun. Ambulans yollayalim mi diyorlar, gerek yok diyoruz, 10dk'lik yol. Bizi yolladigi hastanenin acil servisi ve nobetci doktoruyla konustu. Iceri girince direkt odaya girin, doktor sizi bekliyor olacak dedi. CAT Scan ya da ultrasonla bakilacak, eger apandistse ameliyata alinir dedi.

Biz ayagimiza kirmizi hali serilecek diye acile girdik. Oyle ya, doktor sizi hemen iceri alacaklar dedi. Bekleme odasinda 15 kisi filan var. Girise dedik biz surdan geliyoruz, iceride kayit olun dedi. Kayida gittim, bakin bu cocugun apandisti olabilir, doktor bizi bekliyor, girebilir miyiz dedim. Hayir once kayit olmaniz lazim dedi. Iyi olalim ama, onun ne kadar acelesi yoksa ben icimde o kadar dugum oluyorum. Sigorta bilgisini 3 kez girmek zorunda kaldi, 2 kez sigorta kartimin fotokopisini cekti agir aksak, orayi imzala, burayi doldur derken goz ucuyla bekleyenlere bakiyorum. Kimsede ne bir aci ifadesi, ne bezginlik var. Yahu Acil'e niye gelir ki insan eger aci cekmiyorsan diyorum icimden. Kusan bir cocuk, eli sargili bir genc, uykulu gozlerle TV'de NBA macina bakan yorgun gozler goruyorum bu 15 kiside. Bir aile gelmis;2 kucuk cocuk ve anne babayla. Belli ki cocuklardan biri hasta, digerini de birakacaklari kimseleri yok. Aradan tam 50 dk geciyor hemsirenin yaptigi kisa bir on muayeneden sonra bizi iceriye aliyorlar.

TV'de ER ve Grey's Anatomy aksamiydi bu gece. Dizilerde izledigim sahneleri canlandiriyorum gozumde. Acaba Dr. McDreamy ya da Dr. Kovach gelir mi ya da Intern doktorlardan belki suratsiz Christina ya da sweetheart Izzie'ye benzeyen birileri vardir diyorum. Etrafa bakiyorum kimse intubate edilmiyor ya da hemen operasyona alinmiyor, ya da panik havasi esmiyor. Anlasilan bu diziler bizi kandiriyor...

Oglan pediatri odasi diye ayrilan bolumde uyuyor. Kustuktan sonra rahatladi aslinda, karin agrisi da gecti. Yorgun mu yorgun ama emin olmak icin buradayiz, bekliyoruz. Ortada hastabakicilar ve hemsireler var. Doktorlar perdeyle ayrilan bolumlere girip cikiyor. Aaa bir de kimi goreyim benim aile doktoru diye gittigim doktoru. Meger bu hastanede calisiyormus. Bize ugrayan kimse yok. Burak sunlara bir sorayim diye cikiyor odadan, geri geliyor, kimse birsey bilmiyormus. Biz de birisi gelecek ve filmlerdeki gibi chart'ini alip, soyle fiyakali bakip, sorular sormaya baslayacak diye bekliyoruz. Daha dogrusu ben. Icine dustugum icin bu hastane dizilerinin gene bizi kandirdiklarini dusunuyorum.

Aradan 1 saat daha gecmis ve ilgilenen yok. Bekleme odasinda gordugum gence takiliyorum, oda yoklugundan ortada muayene ediliyor. Sag bilegine yakin bir kanama var, uzaktan duydugum kadariyla bilegi incinmis, doktor onu rontgene yolluyor. Bir de koridorda surekli gece kordon gezmesinde gibi gelip-gecen 2 genc kiz var. Mutemadiyen 10 dk'da bir volta atiyorlar. Uzerlerinde ziyaretci yazisi var. Gene suratlara bakiyorum... Acildeki insanlarin yuzlerine... Yorgunlar ama bezginlik, keder ve aciya rastlanan bir iz yok. Nedir bir duygusuzluk diyorum icimden. Bati toplumlarinin duygularini gizleme cabasi mi, yoksa Dogu toplumlarinin kendini birakip teslimiyetci olma karsisinda gordugum tepkinin tersi mi?

O sirada bir doktor giriyor odaya eldiven almak icin. Ona soruyorum bize ne zaman bakacaksiniz diye. 3 nobetci doktor varmis, sirayla aliniyor dedi. Anlasildi; acilde de olsan cok cok acil olmasan bekleyeceksin. 3 saat sonra bir pediatri doktoru geliyor. Saat gecenin 3'une geliyor, oglan derin uykuda. Uyandirilmaktan hic hoslanmiyor tabii. Neyse ki tahlilleri onceden yapildigindan kisa bir muayeneden sonra durum saptaniyor. Gastroenteritis denilen mide rahatsizligi geciriyormus. Bu siralar cok goruluyor dedi. Apandist olsa su an cani cok yanardi dedi karnina dokudugunda. Peki diyorum hani bizim ismimiz buradaki nobetci doktora verilmisti. Biz gelmeden o doktorun nobeti bitmis, cikmis. Zaten burada da olsa gene ayni sure bekleyecektik sanirim.

Neyse cikis islemleri icin bir 15-20 dk daha bekliyoruz, bir yandan hazirlaniyoruz cok sukur apandist degilmis diyerekten.

Tamam, tam olarak McDreamy'i ya da hadi McSteamy'i olsun, gormeyi duslemesem de birazcik yakin birseyler olabilir miydi diye dusundum bu acil deneyiminde. Demek onlar sadece filmlerde oluyor.

5 Mart 2007 Pazartesi

Amerika-Turkiye Emeklilik Hatti (3)

AMERIKA'DA SOSYAL SIGORTADAN EMEKLILIK

Bir onceki yazida Amerika'da emeklilik icin sosyal guvenlik kurumunun gonderdigi kazanc belgelerinden bahsettim. Burada yil basina en fazla 4 puan almak sartiyla yaklasik her 1000$'a 1 puan veriliyor ve emeklilige hak kazanmak icin 40 puani tamamlamaniz gerekiyor. Bu da 10 yillik bir sure calismak demek en azindan. Birkac kisi tanimistim guneyde, sadece puan doldurmak, yaslandiklarinda saglik hizmetlerinden yararlanmak icin gunde birkac saat, odemesi dusuk ama sigortasi odenen islerde calisiyorlardi (evet sigortasinin odenmedigi isler burada da var. Birkac yil onceki Walmart skandalini hatirlarmisiniz?). Neyse, 1938'den sonra doganlar icin tam emeklilik yasi 67. Ancak istenirse 62'den baslayarak azaltilmis oranda maas almak sartiyla erken emekli olabiliyorsunuz.

Eger bordronuza bakarsaniz her odemede, maasinizin %6.2'si sosyal guvenlige, %1.45'i de saglik fonuna ayriliyor. Bir bu kadar daha da isveren oduyor sizin icin. Iste emekli oldugunuzda fonda biriken paralardan bize odeme yapilacak, tabii su anda biz bugunun emeklilerini oduyoruz ancak gelen dokumanlarda diyor ki; 2040 yilinda sosyal guvenlik fonunda yeterince para olmayacagi icin, 65 yasindaki Amerikalilarin sayisinin ikiye katlanmasinin da etkisiyle, ancak kazanilan haklarin %74'unu odemeye yetecekmis. Bush'un sosyal sigortayi ozellestirme gibi bir calismasi var ancak ben bugunku durumu yaziyorum. Saniyorum birkac yil icinde bu yazdiklarimda bazi degisiklikler olacaktir.

Bir diger husus da Amerika ile TR arasinda SOSYAL GUVENLIK ANLASMASININ OLMAMASI. Bu kadar insan calisiyor ve TR'ye donus yapmalari halinde buraya odedikleri primler Amerikan hukumetine kaliyor. Gorunen o ki, sosyal guvenlik anlasmasi yapilmakta olan ulkeler arasinda da yok Amerika'nin adi. Gelecek ne gosterir bilinmez tabii, ama umarim hukumet buradaki vatandaslarini korumak yonunde adimlar atar. Cunku, geldiniz diyelim H1B ile 6 yil calistiniz ve 40 puani dolduramadiniz geriye dondunuz ama Sosyal Guvenlige binlerce dolar kesinti yapildi bordrolarinizdan. Eger bundan ilerde yararlanamayacaksaniz niye geriye odenmesin ki? Haklarin korunmasi anlaminda guvenlik anlasmasinin yapilmasi bence cok onemli.

Emekliliginizi planlama adi altinda degisik konulara deginen ve guzel fikir veren bir link var burada. Emeklilik yasinizi belirleyip (62'den sonra) yillar boyundaki kazancla ne kadar maas alacaginiz, eger tam emeklilik yasini secerseniz bunun nasil etkisi olur gibi...

Yurtdisinda yasayinca ilersini dusunmek bazen soru isareti yaratabiliyor. Burada kalir miyim, TR'ye doner miyim, St. Tropez'e mi yerlesirim simdiden ucu acik sorular ve dolayisiyla senaryoya uygun sorularin da cevabini ariyor insan.

Amerikan vatandasi degilsiniz ve Amerika'da yasiyorsunuz. Emeklilige hak kazandiginizda burada yasamaniz sartiyla sizin sosyal sigorta haklarindan yararlanmaniz mumkun. Diyelim TR'ye donus yaptiniz, eger 6ay'dan fazla orada kalirsaniz bu haklari kaybediyorsunuz. Ilgili link. Yani Amerika sizin residence olmanizi hukme bagliyor. Baska bir pdf dokumani da burada.

Amerikan vatandasiniz ve Amerika disinda yasamayi sectiniz. Sosyal guvenlik hakkina sahip olma yasinda, size Amerika disinda yasasaniz da emeklilik odemesi yapiliyor, ancak sanirim sinirli ulkeler haric Kanada, Meksika gibi, buradaki Medicare'e denk dusen saglik hizmetini alamiyorsunuz. Amerika disinda yasayinca farkli vergi kurallari devreye giriyor, burada deniyor ki, eger Amerika disindaysaniz %25.5 federal vergi odeyeceksiniz. Yalniz TR'deki toplam kazanclarinizla beraber (orada da emekli oldugunuzu varsayip) nasil bir vergi uygulamasi yapiliyor bilmiyorum. Cunku ulkeler arasinda cifte vergilendirme anlasmasi oldugu durumda iki ulkede de vergi odememek icin bazi duzenlemeler yapiliyor ve vergisi odenen tarafta diger taraftan muaf oluyorsunuz.

1 Mart 2007 Perşembe

Amerika-Turkiye Emeklilik Hatti (2)

YURTDISI BORCLANMASI

Amerika her yil kisilere, dogum gununden 2-3 ay oncesinde "Social Security Statements" adi altinda, yillara iliskin kazanclar, kac puan kazandiginiz (evet burada puan sistemi var, yaklasik 4000$'a 4 puan her yil ve en az 40 puan almaniz lazim emeklilik icin), sizin emeklilik durumunuz, sakatlanma halinde size ve ailenize olan odemeler vs. gibi bilgileri iceren dokumler gonderiyor. Kazanc Belgesi diye cevirebilecegimiz bu Earnings Statement'i (bazen Statement of Earnings diye de geciyor) alip, bagli oldugunuz konsolosluga nufus cuzdani, pasaport, eger esiniz icin de basvuracaksaniz evlilik cuzdani, 19$'lik money order'la basvuruyorsunuz.

Simdi ben bu borclanma durumunu Amerika icin yaziyorum ancak diger ulkelerde de benzer bir islem takibediliyordur sanirim.

Borclanma isleminde gun sayisi esas alindigindan Amerika'daki cagri merkezini (1-888-566 7656) aradim ve Earnings Statement'larda gun sayisi yazilmadigini, yil basina kazanc durumunun goruldugunu soyledim. Bana denilen Social Security'den detayli bir belge istememdi. Ama nereden isteyecegimi soylemediler. Social Security'nin https://s044a90.ssa.gov/apps6z/isss/main.html adresinden ilgili yerleri girdim, bakalim gelen belge gercekten gun sayisini gosterecek mi? Talep edildikten 4 hafta sonra elinizde olacagi soyleniyor. Konsolosluk; eger detayli gun sayisini gosteren kazanc belgesi varsa, is yerindeki bordro ya da calisilan surelere iliskin bir yaziya gerek yok dedi ama ihtiyaten hazirlamak lazim, cunku lazim oldugunu da duydum.

Bu borclanma durumu icin eskiden TR'ye donme sarti araniyordu, simdi yurtdisinda ikametiniz devam ederek, ister toptan, ister kismen borclanabilirsiniz. 2007 temmuzuna kadar gun basina borclanma miktari 3.5$ . 2007 temmuzundan itibaren bu borclanma miktari asgari ucretin %32'sine endekslendiginden 3.5$'dan borclanma miktari gunluk 6.24YTL yani kabaca 1$=1.4YTL hesabindan 4.45$'a cikacaktir. Temmuz 2007 itibariyle gunluk asgari ucret 19.5YTL olacak, gunluk 6.24YTL prim odemesi bunun %32'si alinarak bulundu. Yani biriken gunler basina, temmuzdan itibaren yaklasik 1$ daha fazla odenecek. Tabii dolardaki dalgalanmalara bagli olarak bu miktar degisecektir !!

Konsolosluk sizin Earning Statement'inizi onaylayip bir hizmet takvimi cikartacak. Biz henuz o asamaya gelmedigimizden neyle karsilasacagimizi bilmiyoruz. Alinan bu belgeler ile TR'de ilgili SSK mudurlugune basvurada bulunulmasi gerekiyor. Son calisilan kurumun bagli oldugu yere gitmek lazim herhalde ve bunu TR'de birisinin sizin adiniza yurutmesi icin de galiba en iyi yol, buradan birisine vekalet vermek.

TR'deki SSK kurumuz size borclanilacak sure icin bir hesap cikaracak ve ona tekabul eden rakami, gunun kurunundan 3.5$'la carpip YTL olarak odeyeceksiniz.

Tamam artik iciniz rahat, burada calisilan surelerin primleri odendi. Simdi burada bir soru aklima geliyor benim. Arada borclanmayi istemeyip, emeklilik yasinda borclanmayi tercih ettiniz. Bu da olasi bir secim. Gerci borclanma miktari yillarla beraber hep artis gosteriyor. 2000 yilinda gun basina 2$'di mesela. Daha da onceki yillarda 1$'di. Ama gorunen trend bu miktarin artiyor oldugu. Ustelik asgari ucrete de dayandirildigindan… Dolardaki artis bu miktari YTL odemesi olarak dusurecektir -her ne kadar dolar, tum dunyada dusuk seviyede olsa da bugunlerde ama uzun vadede ne getirir bilemem-.

Ya da baska bir dusunce; borclanacaginiz miktari ben yatirim olarak isletirim diyebilirsiniz. O da olabilir... Mesela 15 yil beklemeniz gerekiyor emeklilige, o sure boyunca isletirim diyorsaniz paranizi,o zaman da ertelemek icin hakli bir nedeniniz olabilir, size kalmis bir dusunce. Yalniz soyle bir durum var:
Diyelim 50 yasinda emekli olamaya hak kazaniyorsunuz ve 50 yasina geldiginizde primlerinizi odediniz, emeklilige hazirsiniz. Ancak YURTDISINDA CALISIYORSANIZ, TR devleti size emekli maasi vermiyor, ta ki o ulkede de calismiyor olana kadar. Benim aklima gelen, "ama TR'de insanlar emekli olsa da calismaya devam edebiliyor, niye yurtdisinda izin verilmiyor ki" idi. Bilmiyorum mantikli bir aciklamasi yok ama devlet "benden maas al, orada da calismaya devam et" dusuncesine karsi. Peki devlet benim burada calistigimi nerden bilecek diye icinizden gecirebilirsiniz? Ama TR'de ikametgah gosterseniz bile diyelim bir sekilde ogrendi, o durumda o zamana kadar odenen emekli ayliklari geriye donuk faiziyle tahsil edilecektir duyrulur.

Peki bu durumda yapilacak birsey yok mu, var. ISTEGE BAGLI SIGORTA ile prim odemeye devam etmek. Temmuz 2007'ye kadar muracat edilmesi kaydiyla EN AZ 1080 gun prim odenmis olanlar istege bagli sigorta odemesi ile, emekli olmaya hak kazandiklarinda YURTDISINDA YASASALAR bile emekli maasi almaya baslayabilirler.Temmuzdan sonra yururluge gierecek 5510 sayili yasanin 50.maddesi ile istege bagli sigortali olabilme sarti yasal ikametgaha baglaniyor. Yani yasal ikametgahi TR de olmayanlarin, istege bagli sigortali olma talepleri bu tarihten sonra kabul edilmeyecek. Bakin burasi cok onemli; en gec haziranda bir karar verip, ilersi icin temmuzda istege bagli mi, yoksa yurtdisinda calistikca geriye donup borclanilarak mi devam edilecek dusunmek lazim. Tabii mevzuatlar degisebilir, sizin calisma kosullarinizda farkliliklar olabilir, herkesin durumu kendine ozel. Bu karari vermekte bir kriter belki su olabilir. Eger emeklilige hak kazanmak icin az prim suresi odemeniz gerekiyorsa (bu da nasil olur, Amerika'dan once TR'de calismissinizdir, borclanma sureniz vardir ve geriye minimum prim suresi azalmistir) o zaman bu yonteme gecmek mantikli olabilir. Cunku diyelim Amerika'da emekli olana kadar calisacagim diyorsunuz. Emeklilik yasi 67 burada. Hadi diyelim erken emekliligi sectiniz 62'de (daha oncesi yok) azaltilmis maasla, TR'de 50 yasinda emeklilige hak kazandiginiz. Aylik 400$ emekli maasi hesaplamasindan 400$ X 12ay X 12 yil = 57600$ gibi bir ekstra kazanciniz oluyor. Tabii bugunun aylik 400$'i 67 yasina geldiginizdeki ayni rakam olmayacaktir.

Soyle bir link buldum internette. Yukarda anlattigim gun basina dolar borclanmasi 1.1.2007'den itibaren YTL asgari ucrete endekslendi diyor. Bir kararname ile bu Temmuz 2007'e kadar uzatilmis, duyrulur.

Paranin degeri ve enflasyon hesaplamalari gelecekteki rekamlar icin hesaba katilmadi. Sadece bir fikir vermesi acisindan yazdim. Hani disclaimer yapip "burada verilen bilgilerin sonuclarindan kisinin kendisi sorumludur" desem ben de gune uymus olurum :) Yazdiklarim uzun oldu biraz ve dusunulecek bir suru kistas da olabilir karar verirken. Ancak bu islerde karar verirken tek bir dogru yok, herkesin senaryosu kendine ozel. Arastirip, durumu bilip ona gore davranmali suphesiz. Eksigim, yanlisim varsa yazin, beraber duzeltelim.