Gidelim mi dedim, gidelim dedi. Haftalar oncesinden ancak cumartesi aksami 10:30PM seansina bilet bulabildim. Nasilsa Mine geldiginde minik bir tatil yapariz o taraflarda diye, yakinlarda yer bile ayirtmistim ama cuma gunu baslayan yagmur pek cok plani degistirse de biz David Copperfield'in gosterisine gidebildik.
Saat 10:45'de baslayan gosteri once David Copperfield'in 10-15 dakikalik reklamini yapti, "dunyada biletleri en cok satilan, en cok kazanan, cagin illuzyonisti, milenyumun illuzyonisti" gibi...
Once sahne karardi, ortaya dort cubuktan olusan bos,buyukce bir platform cikti. Ustune ortu ortuldu ve ta-daa 1 saniye sonra David Copperfield motorsikletin ustunde ortunun altindan cikti. Ilk numarasi buydu. Sik sik kayboldu, baska yerlerden cikti. Webster adindaki ordegi kah sahnenin ortasinda, kah elinde, kah kocaman ficinin icinden cikardi. Gerci ordek numarasi, digerleriyle karsilastirildiginda cerez kaliyordu. Gosterinin basinda Avusturalya ile canli yayina gecti. Bizde saatler gece yarisini gosterirken, Avusturalya'daki gun ortalamis, millet deniz kenarina inmis, dalgali sularda surf yapiyordu. Birkac numara sonra, izleyicilerden birini cagirdi. Annesini 5 yasinda kaybeden bu genc kadini, annesinin hayali olan Avusturalya'ya tatile gonderdi. Biz ekranda David'le kadini bize el sallarken izlerken, ekranda saat, yer belirdi gene, kumsalda kumlar arasinda kayboldu gene sihirbazimiz ve biz nerde bu adam diye ararken kalabaligin arasindaki platformda elleri cepleri kum dolu geldi. Tamam isin icine teknolojiyi de sokunca bizi Avusturalya'ya getirdi goturdu velhasil Davidcigim. Biz de gecenin 12'sinde "ah simdi o mavi sularda olmak vardi" diye ic gecirdik... Bir yandan da "bi dakka ya, nasil oluyor" diye aklimizdan suphe ederek.
Gosteriyi izlemeye gelenlerin arasindan belki 30-40 kisiyi rastgele secmistir, biri de bizim yanimizda oturan adamdi hatta. Seyircilere iclerinden tuttuklari sayilari ve o gune iliskin bir iki soru sordu. Tahtaya yazdi onlari ve onceden sandigin icine kilitlenmis kagidi actirarak bu sayilari ve sorulari kagittan cikardi. Ayni izleyicilere gelin simdi su kololnari tutun dedi ve bir dakika sonra tepelerinde turkuaz renk bir chevrolet belirmez mi? Adam bir de motorunu calistirmasin mi? Adam yerine gelince sordum ne gordun diye. Hic anlamadim, bir saniye icinde araba cikiverdi diye saskinligini ifade ediyordu.
Guzel miydi, evet guzeldi ama gosterinin yapildigi yer olan Foxwoods oteli, sanki tum Kuzeydoguda Amerika'daki ne kadar cer-cop Amerikali varsa onlara ev sahibi yapiyor gibidiydi. Bu otel yerlilere ait rezerve edilen bolgede kumarin cazibesinden yararlanmak amaciyla isletilen bir yer. Restaurantlarin onunde uzun kuyruklar, casino'larda kendini kaybetmis hayalet gibi slot makinalarina yapisanlar, poker masalarinda dik bakisli adamlar, alkolun etkisiyle taskinlik yapmaya niyetli olanlar, yeni dogmus bebegiyle gecenin bir yarisi doyunmaya calisanlarla doluydu.
Ben nedense bu adami Ingiliz saniyordum, Amerikaliymis meger Ukrayna asilli yahudi gocmeni bir aileye mensub. Gorseniz asla 51 yasinda olduguna inanmazsiniz. 12 yasinda numaralarina baslamis. Ara ara kendi hayatindan, dedesinden ne kadar etkilendiginden bahsetti. Prestige filmini izlemistim bir sure once. Illuzyon dunyasini merak edenler icin cok basarili ve tavsiye edilecek bir film. Sanirim Copperfield'i gormek istememde de bir etkisi oldu. Ama acikcasi daha uzun bir program ve daha meshur numaralari gormeyi bekliyordum, biraz o konuda icerigini zayif buldum gosterinin. Denk gelinirse kesinlikle izlenilmesi gereken bir gosteri...
PS: Biz yukardaki gosteriyi izlemedik. Zaten kamera, camcorder'la kayit yasakti. Youtube'deki videolarina baktim da, sanirim hep ayni kiyafeti giyiyor. Bize de mavi gomlek ve beyaz tisortle cikti, neden acaba?
23 Mayıs 2007 Çarşamba
AbraKadabra
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder