20 Nisan 2007 Cuma

Kansas'in Yollari Tastan

Vaauwwwwwww, ne hafta ama, sadece kendim icin degil Amerikan tarihi icin de. Pazardan baslayan yagmur, ruzgar, firtina, ucus, erken gitme, gec gelme, guzel bir egitim, toplam 60binlik sirketin, 20bine yakin calisanin oldugu kampus ziyareti, degisik insanlar, ilginc tiplerle tanisma, medyada gina geldi bu Imus haberlerinden artik derken, gundem birden 32 kisiyi oldurerek Virginia'ya tasindi. Tam da o gun sabah yolda giderken Tom'a arabanin tamponundaki sticker'i gosterdim: "Carrying a gun is not a crime". Arabanin plakasi da GUNGIRL olarak alinmis...

Burasi Amerika. Herseyin en uc noktada yasandigi, en cok sevilen, en cok nefret edilen, en cok suclanan, en cok elestirilen, en coklarin hep cok oldugu ve tarihe 32 kisiyi ve kendini oldurerek gecen gecen ulke.

Kansas eyaletine gidene kadar "Kansas City" sehrinin hem Kansas (KS), hem de Missouri (MO) eyaletinde 2 ayri sehir oldugunu bilmiyordum. Eyaletleri ayiran Missouri nehri yaninda bir de ondan ayrilan Kansas nehri var. Yani bir eyalette olani, oteki eyalette kendi ismiyle gormek mumkun bir baska deyisle :) Bizim egitim Overland Park'ta Sun Microsystems binasindaydi. NY'dan sonra hersey o kadar yeni, temiz, duzenli, organize ve daha ucuz geliyor ki, bir de havanin piril piril aydinlik, gunesli olmasi eklenince, acaba buralarda yasayabilir miyiz diye dusunmeden edemedim. Bir aksam hadi Kansas City'e inelim dedik KS eyaletinde olan icin. Sehir Ispanyol mimari tarzindan esinlenerek yapilmis. Ulkedeki downtown sehirlerindeki yuksek binalarin aksine, etrafi saran birkac otel haric, en fazla 5-6 katliydi yapilar. Insana ferahlik veren bir atmosferde gittik, geldik anasehir yollarinda. Restaurantlar masalarini disari atmis, insanlar sort ve tisortleri ve soylememe gerek yok sipidik terlikleriyle ozgurluklerini yasiyorlardi. Son gun kampus ziyareti yapacagimizdan habersiz bir eleman, egitime flip-flop terlikle gelince "biraz fazla teklifsiz oldu, otele gidip ayakkabi giyeyim" diye geri donmek zorunda kaldi. Kendisi bayan degil erkekti ustelik (ne farkederse artik :)). Velhasil bu sipidik terlikler nisan olunca her yerde mantar gibi turuyor, simdilik kuzeydogu bolgesi haric.


Kansas'a gelinir de ne yenilmeden gidilmez: Steak yani biftek. Tavsiye uzerine, J. Gilbert's'a gittik. Yalniz dikkat; biz NY restaurantlarindan icerde sigara dumani kokusu duymamaya alismisiz, burada sigara icilen yer ayri olmasina ragmen, ben ara ara duman kokusu hissettim. Ucus sirasinda genis ovalarda, yesil cimenlerde gordugum sigirlarin etlerini ozel marine yontemleriyle ne kadar lezzetli et pisirdiklerini yazsam ayip olmaz umarim. 15-21 gun arasi eti dinlendirip sonra da marine ediyorlarmis. Benim yedigim Kansas usulu strip steak nefisti ve et duskunu olmamama ragmen kesinlikle tavsiye edilir. Resmi yukarda gorulen biftek internetten alindi, yanima makinami almadigimdan tek bir kare fotograf yok Kansas'a ait.

Unutmadan belki yolu olur da o tarafa duser diye yaziyorum. Ya da o tarafa aktarma yapmaniz gerekirse, kesinlikle Midwest Havayollari tavsiye edilir. Boeing 717'de rahat, genis koltuklar ve guzel bir servis ile keyifli ucus yapmanin farkina varin.

Simdi NY'a bakiyorum, buradaki yasama. Her anlamda "Midwest" suburb yasamindan ne kadar da farkli, insanlari, dogasi, yasam tarziyla... Otelden ayrilirken yuzunde kocaman gulumsemeyle gelip, "have a blessed day" diyen o kadin bile oraya ait cok seyi ifade ediyordu benim icin.

7 Nisan 2007 Cumartesi

Bahsis

Kucukken, sanirim ortaokul yillarinda en dikkatimi ceken seylerden birisi, buyuklerin kuaforde para odenmesi kisminda kuaforun yaninda calisan cocuklara, sac yikayanlara ya da manikur yapanlara ayrilirken, "sekerim cok tesekkur ederim" deyip avcunun icinde buyuk bir ustalikla o parayi gizleyip, bir sihirbaz usulu caktirmadan cebine koyuvermeleriydi. Bu bana, yillar boyu o kadar eziyetli bir is haline geldi ki, buyudukce bir turlu o teyzeler gibi al sekerim deyip kimsenin cebine para koyamadim. Fazla para alsinlar ama benden bahsis beklemesinler oldum hep. Ama gel gor ki kazin ayagi Amerika'da hic oyle degil. Bir kere bu bahsis olayi fena halde sosyal bir kavram bu ulkede.

Gecen hafta sonu kuafore gidince once icimi bir telas basti yanimda nakit para var mi diye. Tamam varmis, cunku kasadaki kiza sordum kredi kartina koyabilir miyim bahsisi diye, olmuyor nakit veriliyor dedi. Neyse sacim kesildi, boyandi, cikicam, elime verdi odeme kagidini, odedim, ne kadar bahsis vermeli diye hesapladim, geri dondum, "here honey" demesem de (!) Canakkale'de bir zamanlar Yagmur kuaforde gordugum teyzeler gibi olduguma kanaat getirip gonul rahatligiyla ayrildim dukkandan.

Restaurantlarda adettir, tutarin uzerinden %15-20 oraninda bahsis birakilir. Cogu yerde zaten faturada bahsis bolumu duzenlenmis, isimiz zor degil. Cep telefonlarinda tip calculator'ler var mesela, ne kadar bahsis birakacaginizi hesaplayan. Hatta duruma gore 6-8 musteriden fazla olan yerlerde bahsis otomatikman hesaba eklenir.Barda ickinizi aldiktan sonra en az 1$ verilir barmene, taksiye bindiyseniz gene restaurant usulu %15-20 birakirsiniz. Biz bu adeti NY'a ilk geldigimizde bilmeyip taksimetrede yazan para kadar adama para uzattigimizda, adam kapilari kilitleyip nerde benim bahsisim diye bizi tehdit yollu uyarmisti. Evinize pizza ya da cin yemegi mi geldi, miktara gore bahsis vermek lazim. Otele gittiniz bavullari yukariya birakan cocuga da birkac dolar vermek adet, arabanizi getiren valet servise, vestiyere, sehirde otobus turu aldiniz mesela gene turu anlatana ya da sofore 3-5$ vermek lazim. Baska nerelerde veriliyor diye dusunuyorum, galiba birisinin size direkt servis verdigi hizmet ettigi her sektorde yaygin bir olay.

Bu link bahsis vermenin nasil basladigini anlatmis. Ilk 1700'lerde Ingiltere'de yemek sektorunde baslamis. Sonrasinda Amerika'ya goc eden ve sehayat eden gocmenler bu aliskanligi Amerika'ya da tasimislar. 1900'den sonra otellerde bahsis vermeyenlerin bavullari tebesirle isaretlenip ara ara kaybolur (!) hale gelmis. 1909'larda bu adet biraz hakaret edici bulundugundan 6 eyalette yasaklanmis. Ancak kanun bir ise yaramayinca 1926'de iptal edilmis.

Wiki'ye bakinca degisik ulkelerdeki bahsis uygulamalari var. Zamani olan icin link burada. Ama dunya haritasini gozunuzun onune getirin, batida Kuzey Amerika'dan baslayip doguya dogru gittikce bahsis gelenegi azaliyor. Amerika'da hizmet sektorunun sosyal bir parcasi olan durum, hatta sirf bahsisle hayatini kazanan bir sektor, Japonya'da sifira inip ayip sayiliyor.





Bahsis sozcugu Farsca'daki ba¬şiş gelirken, ingilizce tip, "to insure prompt service", "to insure proper service", "to improve performance" ya da "to insure promptness" 'in kisaltimisiymis. Ya da gratuity bir baska kullanim adi.

4 Nisan 2007 Çarşamba

Semsiye Adam


Ogle yemegi icin disari cikiyorum. Hava soguk, yagmur da yagiyor ve etrafima bakiyorum hangi erkekte semsiye var, hangisinde yok. Bugune kadar aklima gelmezdi boyle bir gozlemde bulunma istegim, ta ki bu sabah dinledigim radyo programina kadar.

Programda erkeklere soruyorlar "yagmurda semsiye kullanir misiniz" diye. Tabii niye kullanmasinlar ki diye ben icimden cevap verirken, Manhattan sokaklarinda saganaga yakin yagmur altinda yurumeye calisan buyuk ama cok buyuk bir cogunluk "HAYIR" yanitini veriyor. Allah allah nedir bu Amerikali erkeklerin derdi diye dusunuyorum. Tamam bizimki gibi sacim bozulacak, rimelim akacak, kiyafetimin utusu esneyecek derdi daha az ama bile bile islanilir mi yagmurda, su semsiyeyi kullanmak varken. Efendim cogunun cevabi su: sissy gorunurlermis, yani hanim evladi olurlarmis, erkege yakismazmis, birisi sadece siyah semsiye olabilir asla baska renk olmaz dedi (eh bu hadi daha makul), kimisi semsiye kadin aksesuaridir dedi, kimisi hayatimda hic kullanmadim elimde nasil duracagini bilmiyorum dedi. "Peki saganak, dolu halinde yagsa ve disarda olup sirilsiklam olsaniz bile hayir mi" diye yineliyor spiker. Cevaplar muhtelif ama cogu gene de kullanmamaya dair.

Bilmezdim bu adamlarin semsiye konusunda boyle macoluk hallerini. Ilginc degil mi?