Almanya herkesin hayatinda soyle ya da boyle vardir. Aileden birilerinin orada yasayan akrabalari, yakinlari ya da tanidiklari vardir mutlaka degil mi? Berlin, Frankfurt, Koln, Dusseldorf, Munich, Hamburg hep bilinen sehirlerdir yasamimizda ve herhalde bir ulkeye ait, bu kadar cok bilinen baska ulke sehirleri de yoktur kanimca.
Biz ilk ciddi Almanya gezimizi 98'de Munich tarafina yaptik. Aman Tanrim o da ne, Munich hic beklemedigimiz kadar tarihi ve romantik geldi bize. Hele bir de 110 km uzaktaki
Neuswanstein satosuna gittik ki, gercekten mimarisi ve atmosferiyle buyuledi bizi. Disney'in satosunun bu saraydan esinlendigini soylemek lazim bu arada.
Her yil Christmas'dan bir ay once Avrupa sehirlerinde ve buyuk kasabalarda Xmas marketi kuruluyor. Almancasi
Weihnachtsmarkt, yani Noel Panayiri gibi birsey. Xmas oncesi insanlarin sevdiklerine hedilere aldiklari, aksamlari , hafta sonlari sosyallestikleri, cocuklarin atli karincalara bindigi bir cesit festival. Slovakya'da ve Cek Cumhuriyeti'nde loksa'ya sarili kaz cigeri (bir cesit durum), Almanya'da bratwurtz sosislerinden yemek sart. Yaninda sicacik, karanfil ve tarcin kokan kirmizi sarap (Gluhwein) olacak tabii. Kirmizi sarap agir gelirse, sicak beyaz sarap da olur, nasil isterseniz. Krep severseniz her cesitinden o da var, ya da benim gibi pamuk helva
canavarlari icin tam bir festival. Eger bir restauranta gidilirse de her yemekte degisik Alman biralari denemek sart. Gercekten alkol tadini aldiginiz ama sizi rahatsiz etmedigi gibi yumusacik mideye iniveriyor. Viyana usulu snitzel,hindi,cordon blue, muhtelif av hayvanlari yemekleri ve mutlaka her yemek oncesi icilecek corba bizim standart menumuz oldu. Bir de Alman mutfaginin ne ozelligi var derler. Her yemekte servis edilen o patates kizartmalarinin lezzetini ben baska yerde bulamadim. Bir de firin urunleri tabii. Allah'im bu kadar lezzetli pastalar, kremalar nerde var? Zaten sahne denilen krema, nerdeyse su kadar yasamin icine girmis. Hersey sahne'li ya da sahne'yle yapiliyor.
Yedik, ictik ama hakikaten tadini alarak, hakkini vererek yedik ictik. Sonra gezdik gorduk, biraz kosturmaca, biraz gec kalarak, biraz az kalarak bunlari da yaptik. Nerelere mi gittik?
FuldaIlk durak Fuldaydi. Barok sehri diye geciyor. 80bin nufuslu guzel bir kasaba. Old town'da kucuk dar sokaklar, minik kafeteryalar ve restaurantlar var. Irili ufakli alisveris dukkanlari ve her yerde mutlaka olan Tschibo, Kaufhof, Karlstadt, C&A gibi department store'lar. Sehirde buyukce bir saray, katedral, itfaiye muzesi gibi tarihi ve turistik yerleri gezdik.
Frankfurt Sonra Frankfurt'a gittik. Ben subway sistemi bu kadar karisik baska bir sehir gormedim. Bir yerden bir yere giderken yon bulmak imkansiz. Yon bulsaniz hangi tren oldugunu anlamak zor. Siz iyisi mi orada mutlaka birilerine sorun bizim yaptigimiz gibi. Avrupa'nin finans sehri olmasi itibariyle pek cekiciligi yok. Manhattanvarimsi bir sehir merkezi, Main nehrine dogru
inerken kurulmus uzun buyuk bir Xmas market, her yerde kulaginiza calinan Turkce kelimeler simdi gozumde canlanan sehir resmi oldu.
HeidelbergHeidelberg mutlaka gezilmesi gereken bir sehir.Bir universite sehri Boston gibi. Almanya'nin yasli nufusu burada birden genclesiyor. Bisikletli gencler, sik sik rastladigimiz internet kafeler, sehir icinde birimleri olan universite bolumleri ve sehre tepeden bakan o muhtesem saray.Mesut Yilmaz'in burada ogretim gorevlisi oldugunu soyleyip minik bir magazin haberi geceyim :) Uzun ama oldukca uzun bir ana caddesi var. Zaten adi da Hauptstrasse, ana cadde. Tipik bir Alman yemegi icin ideal bir cadde. Gene her sehirde oldugu gibi kurulmus Xmas marketimiz, sicak sarap ve sosisleriyle icimizi isitiyor ama nafile yerimiz yok bu defa. O kadar corba, snitzel ve fondue'den sonra ancak kahve icin biraz yer aciyoruz midelerimizde. Biraz yuruyup adim basi rastlanabilecek Tschibo'ya giriyoruz. Yeni ozel cikolatasini da deniyoruz orda. Guzel ama cok da ozel gelmedi. Icindeki kakao oranina gore yuzdelemisler cikolatalari. Prag'daki Charles Bridge'i ornek alan, sehri ikiye ayirip baglayan koprunun ustunden her iki yakaya da bakiyoruz. Gene geceye kaldik, hava soguk 4C'lerde ama bu manzarayi da bulmak mumkun degil diye doya doya icimize cekiyoruz.
WurzburgWurzburg baska bir gunun duragi oldu. Burasi 1300'lerden beri kurulu muhtesem bir sehir. Sehre yukardan bakan bir saray, kale duvari, sehir icinde old town'daki kilise ve katedral ve tam bunlarin ortasindaki Xmas market insani hemen sariveriyor. Uzun bir alisveris caddesi var. Buradan ara sokaklarda kaybolursaniz minik butiklere, Alman pub'larina rastlamak mumkun. Icinden nehir gecen ve bir tarafinda hayatin capcanli aktigi diger tarafinda sakinligin, huzurun
yasandigin hemen her Avrupa sehrindeki gibi Wurzburg da iki kisimdan olusuyor. Nehri birbirine baglayan o koprunun basindaki kafeye oturduk once. Muhtesem bir gece manzarasi vardi ama fikir degistirip 10 mt otedeki kafeye gecince cantami kaybettigimi farkettim. Tam da kahveler gelmis, ilk yudumu almak uzereydik ki bizde bir panik. Nasil ve nerede birakirim cantami? Bir acele, kosturmaca icinde sehri bu defa alaca, bulaca hizli cekimde gordum. Insanlar old town'a dogru yuruyor, cocuklar atli karincalara biniyor, yol kenarindaki imbiss'lerde ayakustu karnini doyurmaya calisanlar ya da eldivenleri ve sapkalari altinda agir agir evlerine dogru yuruyen yaslilar ve yukarda 700 yildan beri sehre bakan saray beni busbutun rahatsiz ediyor. Bir an once kirmizi cantami bulma telasindayim. Neyse, ilk oturdugumuz kafede, oglanin arkasindan aceleyle cikarken arkamda biraktigim cantami, garson kiz benim arkamdan almis. Hayatimi kurtardin diye tesekkur ederken bir an once evde olmak istiyorum.
Wurzburg'da buyuk bir Amerikan ussu var. Sehre girerken muhtelif yerlerde tabelalarini gormek mumkun. Malum Amerikalilar gittikleri her yere, kendilerini rahat hissettirecek seyleri de goturuyorlar. Walmart bile vardi dusunun gerisini...
Aachen & KolnBu yil 3cm'lik kara teslim olunca Almanya, planlayip hatta yola cikip geri dondugumuz Koln, Aachen gezisini yapamadik. Gecen yil bir gun Koln'u diger gun de Aachen'i gezmistik. Bize evlerini ve yureklerini acan sevgili Kesdogan ailesinin misafirperverligini, yemeklerini ve gezi rehberligini unutmak mumkun degil. Aachen kivrimli sokaklari ve her yerden tarih akan gorunumuyle beni cok etkilemisti. Sirin bir Alman sehri kesinlikle. Koln oldukca buyuk bunun yanisira. Trenden inince buyuk bir dom bekliyor karsida sizi. Gecen yil restore ediliyordu. Eteklerindeki Xmas market'te saraplarimizi icerken, etrafta Irak savasini, Israil'in Filistinlilere uyguladigi baskiyi protesto eden gostericileri izledik. Koln'den gecen nehre dogru yururken, sanirim cumartesi gunuydu ki bir konser vardi ustunden yurumemize izin vermedikleri yolun hemen altindaki salonda. Bina insaa edilirken, ustundeki yolda yuruyenlerin akustugi bozacagi hesabedilemedginden, simdi her konser oldugunda ustunden gecen insanlara yolu biraz degistiriliyor.Nehre parelel yuruyup bir cikolata muzesini gezdik gecen yil. Ana maddesi kakao cekirdegi olan bu muthis yiyecek kazanlarda seker, yag ile karistirilip, pisirildikten sonra paketleniyor. Her adimin nasil gerceklestigini gercek cikolata ureterek gosteren bu yer, muzeden ziyade fabrika gibiydi. Lindt'in Alman bir firmayla birlesmesinden sonra uretimini Aachen yakinlarinda bir yere tasidigini ve bir outlet magazasi actigini gorunce tonlarca cikolata almak icin durdugumuzu soylemeden olmaz.Ulkede kac cesit cikolata var Allah bilir. Simdi Noel zamani da, Santa Claus kirmizi giysili ambalajinin icinden "ye beni" diye gulumsuyor.
Almanlar icin "kopekleri cocuklardan daha cok severler" ifadesini kullanmis seyahat kitabimiz. En ufak bir cocuk aglamasinda ya da mizlanmasinda, nemrut Alman bakislara maruz kalacaginizdan supheniz olmasin. Belki biz Amerika'daki insanlarin guler yuzlulugune ve sicakkanliligina alistik ama cocukla beklediginiz kuyrukta ya da 100 basamaga varan Koln'deki katedrale cocuk arabasiyla cikmanin ne kadar zor oldugunu bilmem anlatabildim mi? Cogu merdivenli yerde rampa, yuruyen merdiven ya da asansor yok. Cocuk ya yuruyecek ya da arabasini sirtlanacaksiniz.Rest'lardaki cocuk menuleri ya da kitapcilarda cocuklari oyalayacak tren gibi icinde oynayabilecek yerler mevcut. Hatta C&A'da kaydirak bile vardi.
Iste boyle ... Bir Avrupa nefesi aldik geldik. Her gezi sonrasi gibi oradaki yasadiklarimiz, gezdigimiz gordugumuz yerler, konustugumuz insanlar birkac gun beynimizde gidip gelecek, aldigimiz tadlari birkac gun daha yasamaya devam edecek, sonrasi ise anilarda, resimlerde yerini alacak.