16 Ocak 2009 Cuma

Ocak Ortasi + 1 Gun

Iste yilin %4.3'u gecmis bile. Hava bir soguk bir soguk ki, burnum dusse hissetmeyecegim. MSN'in toolbar'ini install ettim. Aslinda yanlislikla bir programi install ederken bunu da alir misin demis, ben de OK deyince yukarda gul gibi bir toolbar'im daha oldu simdi. Kotu tarafi, hava sicakligini gosteriyor. Iyi tarafi bir suru degisik tab ile dunyaya daha cok baglaniyorsun. Weather kismi sabah -13C'ken, hissedilen sicaklik -23C diyordu. Bu siralar web browser'da cok isim var. Program yaziyorum, rapor olarak web'e gonderiyor sonucu, isim ac-kapa ve tabii her IE'ye giriste sag ust koseye kacamak bir bakis atmak oluyor.

Pek verimsiz bir hafta aslinda. Bir hafta once mudurumuz, "eger hava cok soguk olursa, kar yagarsa gelmeyin evden calisin" demisti. Bana gore de evden cikilmayacak kadar soguk, dun kar da yagdi, zaten kiz da hasta, o zaman cik ust kata, ac bilgisayari calis.

Sunu farkettim. Cocuklar cok hastayken durum iyi aslinda. Kafalarini bile kaldiramayacak durumda olduklarindan ben onumde isim calisabiliyorum. Ama bir an var ki, miskinlik halleri ustlerinden gitmis, istedigimde viyaklarim durumlarindalarsa durum fena. Allahtan acil bir isim yok, bu haftayi kurtardim diye dusunuyorum. Gerci belli olmuyor, operasyonel islerde bakmissin cuma is cikisina kadar gulluk gulistanlikken saat 5'de bir outage baslamis.

Bu hafta sali gunu isteydim. 11. kattan bizim kata tasinan bir grup var. Ne iyi oldu ortalik sessizlikten kurtuldu derken, bunlar bizim kati dingonun ahirina cevirdiler. Her kupte ayri bir ses, tantana. Ben de artik conference call'lari en son sesde dinlemez miyim !! Tanistik, hosbes ettik ayakustu. Derken grup muduru oldugunu soyledigi birisi Venezuella'li oldugunu ekledi laf arasinda. Zaten surekli Ispanyolca konusuyor bir iki kisiyle. Neyse pilotmus aslinda, hatta kendi ulkesinde hukuk derecesi de oldugundan avukatlik da yapmis. Simdi bina yonetimi mudurlugu yapiyor. Ne alaka bu kadar alakasiz sey dedim, ailesi ucarken cok korktugundan baski yapip pilotluk isini biraktirtmislar. Bana ucaklari filan anlatiyordu, gece, yagmur ve siste ucmanin en keyifli oldugunu, cunku asil o zaman ucak kulladigini hissettigini filan...

Derken dun aksam saka gibi buraya, dibimizdeki nehre ucak dustu. Soguk diyordum dilimi isirayim, bir de uctugun ucak dusup sudan cikmak vardi. Gecmis olsun #1549 ucusundakilere...

10 Ocak 2009 Cumartesi

Kitap: The Last Lecture

2008'i bu kitapla kapattim. Adamin kendi sesinden kaydedilmis, bu kadar etkileyici, gercekci, uygulanabilir ve hayatin gercekliginin farkidan olmamizi saglayan bir kitap ki, cogu zaman gozyaslarimi tutamadim, cogu yerde gulumsedim, kahkahalar attim, guzel seyler ogrendim ve sevdigim herkese de bu kitabi alin, okuyun ya da dinleyin diyorum.

Temmuzda yazmisim Randy Pausch'tan Son Ders diye. Video'su milyonlar tarafindan izlendi. Kitap; universitede bu son dersin hazirlanisina, Randy Pausch'un hastaliginin safhalarina, cocuklarina ve ailesine birakmak istedigi mesajlarla ilgili bir tur hayat dersi iceriyor. Bazilarinin hayat enerjisine ve filozofisine hayran olunur ve etrafindakileri de etkiler ya, iste oyle bir adammis Randy Pausch. Kitabin icerigi sofistike ama anlatimi direkt, etkili, basit ve anlasilir. Sik sik kendi hayatindan anekdotlar anlatmis. Mesela bir yerde anlatiyor, odasini boyamak istiyor. Ailesi de izin veriyor. 10-12 yaslarinda olmali. 2 yas buyuk kizkardesi ve arkadasi yardimiyla. Satranc tahtasi, uzay gemisi, grafiler ve yazilarla dolduruyor duvarlari. Dusundum -anne babayiz ya artik- kacimiz cocuklarimiza izin veririz ya da kacimiza izin verildi boyle birsey. Orta halli, okuma-yazma sevdasini kucuk yastan cocuklarina veren ve her basi sikistiginda ailesine kosan, olaganustu sevgi dolu bir ailede buyuyor Randy Pausch.

Bir baska hosuma giden taraf da, sahip oldugu esyalara gelip gecici meta diye bakip, eskiyip bozulduklarinda duygusal olarak baglanmayan bir adam. Gicir gicir yeni ustu acik bir convertible almis mesela ve yegenlerini alip o hafta sonu gezdirecekmis. Ama anneleri "aman amcanizin arabasini kirletmeyin" filan dediginden, "daha onlar oturunca arabaya 1 kutu sodayi arabaya doktum bilicli olarak" diyor. "Cocuklarin gozleri faltasi gibi acildi" diyor. Ve gezinin sonunda oglan hastalanip kusmaya baslayinca arabayi kirlettiginden dolayi kendisini kotu hissetmedi diyor. Oyle ya sonunda meta'nin ne onemi var.

Guzel bir adammis velhasil. Yattigi yer isik olsun. Kitap limitli olarak Google Books'da, burada. Bununla ilgili blog, mesaj tahtasi ve diger yazilar da burada.

8 Ocak 2009 Perşembe

2009'a Baslarken

Uzun zamandir bu siiri dusunuyordum nasildi diye ve tesadufen buldum bugun notlarimin arasinda. Dusunuyorum zaman zaman gercekten yasananlar tersten olsaydi n'olurdu diye. Hayata iliskin tam da siirin anlattigi gibi!!

Hayat tersine yasanmaliydi bence.
Once ölümü savusturmaliydik basimizdan.
Yirmi yilimizi huzurevinde gecirip, cok genclestigimiz icin atilmaliydik.
Altin bir saatimiz olduktan sonra ise baslamaliydik.
Kirk yil calismaliydik, ta ki emekliligin tadini cikarabilecek denli genclestigimiz güne kadar.
Universiteye gitmeliydik sonra, liseye hazir hale gelene dek parti yapmaliydik.
Iyice ufalmaliydik, oyun oynayip sorumluluklari unutmaliydik.
Kücük bir kiz ya da bir erkek bebek olunca annemize dönmeli,
Son dokuz ayimizi yüzerek gecirmeli ve sevgi dolu bir bakista son bulmaliydik.

Norman Glass (Reverse Living)