11 Ocak 2007 Perşembe

iPhone


Yakinen gormedim ama web'de baktigim kadariyla Apple gene kendine yakisir, uzun zamandir beklenen iPod'un telefon modeli diye tarifleyebilecegim urununu cikardi. Bir kere icinde iPod var, PDA gibi kullanabileceginiz tum ozelliklere sahip, 2 megapixel'lik kamerasi var ve ustune bir de mobil telefonu eklemisler, adi iPhone olmus. Telefonun servis saglayicisi Cingular'mis.

Piyasada 4GB ve 8GB olarak 2 modelde sunuluyor. Fiyatlari biraz tuzluca etraftaki benzer blackberry'lere kiyasla. 4GB'lik olani 499$'mis. 8GB icin bir 100$ fazla odeyeceksiniz.

Apple olunca isletim sistemi OS X olacak tabii. Yatay veya dikey olarak kullanarak bu aletin 3.5 inclik ekranin internet sayfalarinda dolasmak da fena olmasa gerek. GSM teknolojisinde ama quad band'i destekliyor. Pil omru; eger muzik dinlerseniz 16 saat, yok eger telefonda konusur ya da video izlerseniz 5 saate kadar dayaniyor. iPod'dan (30GB modeli) kesin daha iyi.

Seytan bakisli Steve Jobs gene napti etti, 2007'i teknoloji dunyasinda kendinden bahsettirecek sekilde acti bile, tabii siyah balikci kazagi ve kot pantolonunu giymeyi ihmal etmeyerek. Bu hafta San Francisco'da toplanan Mac World dunyasinda kisaca gezinmek icin su video'yu izleyebilirsiniz. Bu arada iPhone'un isim konusunda Cisco'yla ihtilaflilar. Sonunda birisi iSorry demek zorunda kalacak ya, kim??

4 Ocak 2007 Perşembe

Patlama Noktasi - The Tipping Point

Hic dusundunuz mu, nasil oluyor da cevremizdeki bazi seyler birden bire sizi ve etrafinizi sariveriyor. Birden dilinize dolanan bir sarki, moda olan sivri burunlu ayakkabilar, kucuk ele avuca sigmaz cantalar, basarili sivil sosyal hareketler ya da salgin gibi artan intihar olaylari -bir ara Batman'da cok goruluyordu- uzun sure yasamimizin bir parcasi oluyor.

Kitabin orjinal adi su: The Tipping Point: How Little Things Can Make a Big Difference ya da benim cevirimimle; Patlama Noktasi: Kucuk Seyler Nasil Buyuk Farkliliklar Yaratir.

Dikkat ettiniz mi bilmem, Amerika'da yayinlanan kitap isimleri buyuk bir baslik gibi. Akilda kalmayi hedefleyen iki anahtar kelime ve ardinda bunu vurgulayan uzun bir cumle. Iste ben bu kitabi gorunce Barnes and Noble'de bir anda icimi buyuk bir merak sardi ne yaziyor diye.

Kitabin yazari Malcolm Gladwell; kucuk bir hareket olarak baslayan bazi seylerin, nasil buyuk sosyal salginlar halinde kitlelere yayildigini, cok etkili ve orneklerle anlatiyor kitabinda. Diyor ki ilk sayfalarda, yaninizda esneyen birisi olsa, birkac saniye icinde siz de esnemeye, gevsemeye baslarsiniz. Esneme fikri bile esnemek icin basli basina yeterli bir tetikleyicidir. Off bak simdi esnemeye basladim....

Iste bunun gibi 1990'larda New York sehrindeki suc olaylarinin nasil kontrol altina alindigini, ayyakbi ureticisi Hush Puppies'in iflasin esigindeyken bir gecede Manhattan'da moda bir trend haline gelip uretime yetisemedigini, tum cocuklari ve hatta buyukleri saran Susam Sokagi'nin basarisinda yatan etkenleri, 90'larin ortasinda Baltimore'da gorulen sifilisin birden nasil epidemik bir vakaya donustugunu, 1998'de 2.5 milyon kopya satilarak baslangicta kimsenin yuz vermedigi "Divine Secrets of the Ya-Ya Sisterhood'' romanin her yerde konusulur hale gelmesinin sosyal, psikolojik ve tarihsel analizi yapilarak anlatildigi bir kitap.

Yazar diyor ki kitapta; epidemik olaylarin basarili olmasinda 3 faktor vardir.
1. Az Seylerin Kanunu (The Law of the Few: Connectors, Mavens, and Salesmen) : Patlama noktasina dogru giden vakalar uygun konnektor gorevini goren insanlar, kisilere bilgilendirici kararlari vermeyi zorlayacak kisiler (Mavens diyor kisilere kitapta) ve karizmatik saticilar ile saglanir.

2. Yapiskanlik Faktoru (Stickiness Factor) : Kisilerin beyinlerine yapisacak ve geleceklerini etkileyecek kadar etkili bir yontemle epidemik vakalar yaratmak. PBS'in Susam Sokagi basarisi uzun uzun bu fikri destekleyecek orneklerle aciklaniyor nitekim. Ve hala 1960'lardan bu yana devam eden bir program varsa ekranda hergun, bu gercekten bir basaridir degil mi?

3. Icerigin Gucu (Power of Context) : Cumle kendini ozetliyor aslinda.
Hep denir ya, 80'lerde New York sehri ne buyuk bir suc merkeziymis diye. Belediye Baskani Rudy Giuliani ile Kirik Pencereler (Broken Windows) teorisinden yola cikip grafiti, vandalizm, metroda para odemeksizin gecmek gibi ufak seylerle baslayan mucadele, sifir tolerans yasasiyla desteklenerek suc orani dramatik bir sekilde azalmistir 90'larda. Ilgilenirseniz uzun bir dokuman var ekte.

Kitap, bence sarsici derecede guzel noktalara dikkat cekiyor. Bitirdikten sonra konular arasinda butunlugu yakalamam icin birkac kez dinlemek ve ilgili referanslari tekrar tekrar okumam gerekti internetten. Biraz Freakeconomics tarzinda, sosyolojik, psikolojik, analitik yorumlari agir basan entellektuel bir kitap, kesinlikle tavsiye edilir.