2 Eylül 2006 Cumartesi

"Eylulde Gel"

Bu yaz boyle oldu. Alpay'in sarkisina uyup Eylul'de geliyoruz. Yok yok sarkidaki gibi huzun yok, hazan mevsiminin yazdan sonra durulmus huzurlarini yasamaya geliyoruz. Gunes artik profiterol tadinda olmasa da, gene de sansimizi deneyecegiz mavi sularda pembe hayaller kurmak icin.
...
Eylülde gel
Eylülde okul yoluna
Konusmadan yürüyelim gireyim koluna
Görenler dönmüs hem de mutlu diyecekler
Aðaçlar sevinçten basima konfeti gibi
Yaprak dökecekler

1 Eylül 2006 Cuma

Hayalimdeki Resimler

1 hafta oncesinde garajimiz hallak pamugu gibi daginik, toparlanmasi lazimdi. Eski, hicbir seyini atamayan ben'i ikna ettikten sonra, bunlari tek tek elden gecirmeye karar veriyoruz. Aradan bir kayit cihazi cikiyor, icinde de benim 10 yil once buradaki isyerimle yaptigim is gorusmesi. Hos orasi olmamis, Orlando'yla konusmusum ben ve bu konusma oldugu gibi aklimdan cikmis, hic ama hic yer etmemis hafizamda. Sonra baska baska sirketler, interview'ler, Atlanta'ya minik bir ziyaret, derken 97 yilbasisina Oraya gidecegimin haberiyle girmistik. Ne cok kizmisti Sibel bana gidiyorum diye. Hatta surat yapip kusmustu bile. Sonra Bostanci'da adini unuttugum kebapcida kolunu omzuma atip, basini basima dayayip poz vermistik. Bursa, Ankara gezileri yapmistim uzak dostlarla vedalasmak icin. Nisanda bayram tatiline denk gelen o 10 gunde bir de Letonia'da tatil yapmis, nisan sogugunda havuza girmistik. Canakkale bir hafta sonuna sikismisti ve her gidilen yerde suratlari hedef alarak tonlarca fotograf cekinmistik. Cunku, uzaktayken en cok arkadaslarimin, dostlarimin, sevdiklerimin yuzlerini unutmaktan korkuyordum.

Yeni evimde ilkin herkesin fotografini astim karsima. Artik eski olan isyerindekilerin, ailemin, bugulu gozlerle bakan Sibel'le O fotografin, Munevver'in hep gulen gozlerinin, Burak'in da katildigi Fethiye tatilindeki kahkaha dolu karelerin, daha dun gibi aklimda olan Canakkale'de gece yarisi Koray, Tunc ve Tayfun'la cekilmis, ha desem, donsem kaldigim yerden baslayabilecegim o kadar yakin ama uzak bir yasamin fotograflariydi karsimdaki duvardakiler. Hayalimdeki suratlarin eskimemesi icin bir onlem gibiydi o resimler.

Simdi aradan 9.5 yil gecmisken ve biz bir eylul ayinda gene TR'ye gidiyorken, bana uzun ayrilik sonrasi kavusmalarin nasil oldugunu cagristirdi o kaset. O kaset bir baska hayatin baslangiciydi nitekim. Nasil da heyecan verici, macera hisleriyle dolu, iyi ki gidilen, yasanilan bir hayatin baslangic kayitlari var burada dedim Burak'a -her ne kadar ben o sirkete calismamis olsam da ilk-.

Ve simdi agustos sonunda, biraz yazi kacirmis olmanin huznu, kime ne kadar zaman ayrilacak stresi, ama ben seni bir daha gormek istiyorum, burada gene yemek yiyelim, anne yarin da cupra yapalim mi, oglum bak Sude'yi hatirladin mi, bunlari yazarken aklimdan cikmayan Murathan Mungan'in "gittiginde yaz basiydi, sersemletici bir ruzgar gibi gecmisti..." dizelerini tam da kuramayip, bak iste hayalinde soluklasan resimler gibi, en sevdigin siirin de dizelerini unutuyorsun, hersey baska birseye donusuyor yasarken diye kendimi dusuncelerden alamayip, biliyorum oradayken o duzensizlikten, arsizliktan kacma istegiyle beraber, varolan herseyin tadini sonuna kadar yasama istegiyle geri sayima basladim.

Bakalim bir de gercekte iki gozun gordugu yuzler ne kadar hayalimdekiyle ortusuyor?