30 Haziran 2006 Cuma

Kitaplarin Bir De Bu Turlusu Var


Audio book'lara merak sardigimizdan bu yana iPod'a zaman zaman yeni kitaplar koyuyorum ancak bunu hic gormemistim. Herkesin MP3 calari olacak degil yana... 5cmX10cm boyutlarinda su yanda gorulen tasinabilir kitabi, audio formatinda yapmislar adina da "Playaway" demisler. Ayni CD calar ya da MP3 calardaki gibi; ileri, geri, durdur, ses ayari dugmeleri var. Biz kutuphanede bulduk ve simdi Burak dinliyor Jack Welch'in "Winning" kitabini.

Jack Welsch General Electric's'in CEO'su ve Chairman'iydi gecen yil emekli olana kadar. Bu kitabi gecen yil Newsweek'te tanitildigindan bu yana aslinda hep aklimdaydi okumak. Bir ara Barnes & Noble'da da karistirdim sayfalarini. Is hayatina iliskin stratejiler, ust duzey yoneticilere verimliligi arttirmak icin oneriler, kriz yonetimi, birlesmeler, is-ozel hayat dengesi gibi konular var icinde. Simdilerde Fortune 500 sirketlerinden bazilarina danismanlik yapiyormus kendi kurdugu sirketi ile.

Soyledigi herseye kulak verilebilir de is-ozel hayat dengesi konusunda kendisi basarisiz olmus bir insan ancak teorik duzeyde konusur diye dusunuyorum. Ilk evliliginden 2 cocugu olmus ve yetisirlerken hic yanlarinda olmamis. Hafta sonu ve hafta ici gec saatlere kadar calisan is kolik bir adammis. Galiba CEO'larin baska turlusu de olmuyor. Bakiniz Bill Gates nasil da hayattaki onceliklerinin farkina vardi ve adim adim bunu duzenleyecek stratejilerde bulunuyor. Ne denir, sapka cikarilir Gates gibisine...

27 Haziran 2006 Salı

Film: Arabalar

Taa kisin trailer'inin gosterildigi zamandan bu yana, bu filmi bekliyorduk. 9 haziranda vizyona girdi ve biz de gecen hafta havanin yagmurlu ve disarida gezilemeyecek olmasindan yararlanarak araba sevdamizi gidermeye gittik. Film sadece arabalardan yaratilan karakterlerden olusuyor. Efektler, muzik, seslendirme, konu butunlugu acisindan dort dortluk bir film. Zaten Pixar yapmis, baska soze gerek var mi? Zaman zaman insani yakalayan duygusal karelerde gozumuz nemlendi -animasyon deyip gecmeyin bu arada- cogunlukla da yerimizde neselenip bizim arabanin yarisa katilip, kazanmasini istedik.

Biz cok eglendik, ozellikle erkek cocuklu ailelere tavsiye edilir.

18 Haziran 2006 Pazar

YE #11: Balık

"Balik yedigin gun olmezsin" derdi arkadas. Her ne zaman disari ciksak hep somon ismarlardi ama hep somon yer ve yorumunu yapardi ardindan. Simdi Bezen'in balik ye etkinligine katilmayi dusunup, evde de sik yedigimiz somonu gorunce bu sozler aklima geldi.














Balik bana hep cocuklugumu ve ilk gencligimi hatirlatir; deniz kokulusu, ustundeki pullari, bazen cirpinan kuyrugu, tuz ve fosfor kokulusu gelir burnuma gelir cocukluk yillarimdan. Cupralar, levrekler, sardalyeler, karagozler, palamutlar, torikler derken bir Marmara cocugu olarak annemin izgarada pisirdigi baliklar, ananemin mevsimine gore asma yapragina sarip kizarttiklari -daha cok sardalye ya da hamsiydi bunlar-, dayimlarda adam basi soyle kallafi karagozleri kafasi ve kuyruguyla yiyisimiz, disarda kiremitte yediklerimizden simdilerde ancak somonla kendimizi avuttugumuz zamanlara dair ne cok balik lezzeti var hayatimizda. NY bolgesinde denedigimiz degisik baliklar oluyor; ara ara kedi baligi, Ispanyol ya da Norvec makarelleri, tuna baligi (eti cok siki, biftek gibi) hatta Turkiye'den ithal gelen hamsiler ama dogrusu, hicbirinin tadinda eskilerde yedigim ya da yazin gittikce kendizi balik kurune adadigimiz lezzeti bulamiyorum.

Somon icin denizlerin tavugu demek yanlis olmaz. Yerken miktarini iyi agirlamak lazim zira sindirimi agir oldugundan rahatsiz edebilir cok yenirse. Omega-3 ve E vitamini acisindan cok zengin olup aslen bu balik etinin rengi beyazdir. Balik yemine konulan ozel bir madde ile rengi pembemsiye donusur ya da avlandiktan sonra suni olarak renklendirilir. Alaska, Norvec, Sili taraflarinda avlanan okyanus baligidir somon.

Simdi benim 2 klasik somon tarifim var. Kremali somon ya da izgarada pisirilen. Yaz gelince firin yerine izgarayi tercih edelim dedik.

1/2kg somonu, zeytinyag, limon, hardal, sarimsak, karabiber ve soya sos ile buzdolabinda 1 gun boyunca maride ediyorum. Izgarada dagilabilme ozelliginden dolayi hep altina aluminyum folya koyup orta sicaklikta icinin rengi degisene kadar iki tarafini pisiriyorum. Somonun yanina brokoli ve patates iyi gittiginden somonlar pisirken de bunlari hazirliyorum diger yandan. Eee yanina bir de bol yesillikli bir salata ve dolapta sogutulmus beyaz bir sarap ya da hafif tatli severseniz pembe sarapla harika bir kombinasyon oluyor.

Herkese bol balikli gunler.

16 Haziran 2006 Cuma

Forward Fahri

Simdilerde azaldi, belki benim tepkisizligimden belki sirketin spam filtrelerinin iyi calismasindan ya da aramizdaki forward fahri'lerin giderek azalmasindan. Sabah geliyordum ise, tonlarca frw baslikli email. Bebekli, gulucuklu, bunu 10 dostunuza dagitin hayatiniz degisecek'li, denendi Microsoft her gonderene su kadar para veriyor'lu emaillerden bahsediyorum. Bazilari hakikaten komik. Karikaturse mutlaka bakar, eglenirim ama hayatimi degistirme ustune bin yemin edenler varsa dogru cope. Iste asagidaki resimleri koyarken bunu dusundum. Yollayan da benim patronum :) Ben de kimsenin inbox'ini sisirmeden bakarsaniz egleneceginizi dusundum.

Radikal'de bir yazi cikmisti bir sure once. Arsivde duruyor hala bir bakin. Su gelen her email'i ileten tipler hakkinda.

Ha bu arada Selcuk Erdem'in karikaturlerinin oldugu postalara bayilirim, bunlar konu disi :)

Cuma Postasi - Hep Bizde Olacak Degil Ya !!





7 Haziran 2006 Çarşamba

Ye-Me Ustune

Bugun Msn yazmis, yeme aliskanligini nasil degistiririz diye. Ingilizcesi burda, ben basliklari Turkceye cevirip kendi yorumlarimla yaziyorum.

Simdi diyor ki; diyetlere tabi olup zayiflamaya kalkanlardan 10 kisiden 9'u basarisiz oluyormus. Bunun sirri da sadece sizde ve yeme aliskanliklarinizda.

1. Egitimli olun :Yediklerinizi inceleyin, besin faktorlerinden haberdar olup icindekileri inceleyin.Zaten glisemik index'ten tut da, 25 dk tempolu yuruyus ile ancak bir paket cipsi yaktigimizi, lifli yiyeceklerin icindeki besin degerlerinden en sevdigimiz yiyeceklerin ne kadar kof ama lezzetli olduklarina kadar bilmedigimiz yok.

2. Yediklerinizi bilgelikle secin: Duygularinizi kontrol altinda tutup hemen herseye saldirmayin diyor MSN sayfamiz.

3. Bilincli yiyin: Anladik bu konuda nirvana'ya erilecek yakinda.

4. Gercekci olun: Hayatinizin geri kalan kisminda isteksiz oldugunuz seyleri diyetinizde yapmayin. Anlamadim ?!?!?! O zaman pasta, kek, cips, bira, sarap, cukulata, peynir kalsin simdilik listemizde.

5. Have fun demis, yani bence "severek yediginiz hicbir sey kilo yapmaz" felfesini mi vurgulamak istiyor. Bunu cok sevdim :)

6. Arada bir kendinizi simartin: Arada bir diyor, her gun aksam yemeginden sonra tatli yiyerek degil. Ya da her ogleden sonra minicik diye baslanan cukulatalarla da degil.

7. Vucudunuzu dinleyin: Her yemekten sonra akliniza simdi bunun ustune dondurma iyi gider, hatta ustune biraz ceviz ve yaninda cilek ve muzla iyi gider diyorsaniz hapi yuttunuz. Bu demek ki, katlanan belinize, biraz da bacak bolgesine bakip vucudunuzu izlemek anlamina geliyor.

8. Trendlere karsi ihtiyatli olun: Hani kadinlarin Marilyn Monroe zamaninda oldugu gibi dolgun, balik etli ya da daha eskiye gidersek 18. yy'daki gibi kilolu olmanin makbul sayildigi zamanlara aldanmayin. Schonbrunn sarayindaki kadinlara hep hayran oldum, ne kilo derdi, ne yaz geliyor fit olayim derdi varmis diye dusunmustum. Gene bu donem iyi, ya Twiggy'le gelen o hastaymis gibi gorunen incelik tutkusu neymis oyle. Yani bu donem gelip gececek uzmeyin tatli caninizi.

9. Yeni ugraslar bulun: Kilo yapan durumlar, cogunlukla acligi gidermek icin degil, duygularimizi bastirmak icinmis. Hemen scrapbook, patchwork, bisiklet, hiking ne ugras olursa baslanacak. Mars mars.

10. Kutunun disinda dusunun: Kisa zamanda ne kadar kilo kaybettiginiz degil, uzun zamanda nasil kilonuzu nasil korudugunuz onemli. Basaramiyorsaniz tekrar bastan baslayin. 1. Egitimli olun...

Iyi sanslar...

6 Haziran 2006 Salı

06.06.06

Kac gunun tarihi bu kadar guzel olabilir ki. Acik, gunesli, umut dolu bir gun. 06.06.06'da soyle birsey olmustu diye tarihe gececek bir animiz yok henuz.
666 sayi dizimi Hristiyanlikta seytani temsil edermis ve ugursuz olarak kabul edilirmis. Hatta bununla ilgili Omen filmi vizyona giriyor (ya da girdi bile). Bir sure once okumustum gazetelerden birinde. TR'de pek cok insan bugun evlenebilmek icin, gun almis belediyeden. Unutkan esler icin secilecek guzel bir tarih :) Ilerde mazaretleri olmayacak ne gun evlenmistik biz diye.

1 Haziran 2006 Perşembe

Not Made in China

8 tane tenis kortu var benim gittigim okulun bahcesinde. Gecen yil da dikkatimi cekiyordu, bu yil da ayni durum. Abartisiz, 8 kortun 5'inde Cinliler oynuyor. Cocuklarina ders veren, ders aldirandan tutun da, pek cok yas grubunda tenis oynayan Cinliler. Arada bir Hintli goruyorum nadiren, kalan kortlarda beyaz Amerikalilar var. Thomas Friedman'in "The World is Flat" (Dunya Duz) kitabini bitireli epey bir oldu. Hafta sonu gene Tony'le basladik tenise. Ders dedigim de hem felfese, hem tenis. Kendisi dis gorunus olarak kirma zenci desem dogru bir tanimlama olur mu. Ara ara beyazlarin yaptigi ayrimciligi konusuyor benim bu ulkede gocmen olmamin rahatligindan. 60 yaslarinda ama topluma birseyler vermeye gonul vermis biri. Oyundan sonra, cantasindan bir dosya cikardi ve bu yaziyi oku ne dusuneceksin dedi. Makale NY Times'in 9/16/05 tarihli Thomas Friedman'a ait kosesinden. Singapur'daki cocuklarin matematikte nasil basarili oldugunu yaziyor.

Gecen yil Zeynep Gogus yazmisti kosesinde 60 milyon Cinlinin piyano caldigini -nerdeyse TR nufusune esit. Dunya Duz kitabinda carpici istatistikler var. Amerika'nin bilim, teknoloji ve yuksek ogretim basta olmak uzere ustunlugunu kaybetmeye basladigini, Cin'in ve Hindistan'in butun buyuk corporate sirketlerin (Microsoft, Cisco, Sun, HP Dell vs.) arastirma merkezleri icin nasil cazip hale geldiginden, master sonrasi secme sinavla Microsoft'a alinan kisilerin 2 yillik arastirma sonunda doktora denkligi kazandiklarindan bahsediyor uzun uzun.

Buraya gelen herkesin dikkatini cekiyor. Amerika'dayiz ve Amerika'da uretilmis urun yok diye. Artik hemen hemen hersey ama hersey Cinde yapiliyor. TR'de de durum ayni, Avrupa pazarinda da. "Made in China" olmayan birsey var mi?

Malum Amerika'da musteri hizmetleri cok onemli. Malin ya da servisin memnuniyetinin garatisini saglamak olmadik taklalar atiyorlar musterilere. Herhangi bir konuda telefonla yardim istediginizde aksanindan Hindistan'la konustugumuzu anliyoruz artik. Buradaki hemen her sirket bu servisi uzak doguya off-shore etmis durumda. Henuz %100 memnuniyeti saglayacak asamada degiller ama oraya da gelecek sira, hizla ogreniyorlar cunku.

Egitimle ilgili istatistiklere kulak verdigimde de bu ulkede bile basari orani uzak dogululardan baslayip, beyaz Amerikalilar diye gidiyor. Zenci ve hispanik gruplar oldukca alt seviyede hala.

Onumuzdeki 10-15 yil sonrasina Asya-dominant baska bir dunya olusuyor gibi. Iste tum bunlari dusunurken acaba cocuklarimiza Mandarin, Ispanyolca, Portekizce de mi ogretmeli diye aklimdan geciriyorum. Uc dil diyor Bedri Rahmi siirinde, pek de dogru diyor.

ÜÇ DİL
En azindan üç dil bileceksin
En azindan üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azindan üç dil bileceksin
En azindan üç dilde düsünüp rüya göreceksin
En azindan üç dil
Birisi ana dilin
Elin ayagin kadar senin
Ana sütü gibi tatli
Ana sütü gibi bedava
Ninniler, masallar, küfürler de caba
Ötekiler yedi kat yabanci
Her kelime arslan agzinda
Her kelimeyi bir bir disinle tirnaginla
Kök sökercesine söküp çikartacaksin
Her kelimede bir tugla boyu yükselecek
Her kelimede bir kat daha artacaksin

En azindan üç dil bileceksin
En azindan üç dilde
Canimin içi demesini
Kirmizi gülün ali var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atin ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
Insanin insani sömürmesi
Rezilligin dik alasi demesini
Ne demesi be
Gümbür gümbür, gümbür demesini becereceksin

En azindan üç dil bileceksin
En azindan üç dilde
Ana avrat dümdüz gideceksin
En azindan üç dil
Çünkü sen ne tarih ne cografya
Ne su ne busun
Oglum Mernus
Sen otobüsü kaçirmis bir milletin çocugusun